Ak Parti, kendi iktidarı döneminin ikinci önemli yerel yönetim reformunu yaptı. Ama hepimizin hayatını yakından ilgilendiren bu reform maalesef medyada yeterince konuşulmadı, tam olarak ne getirdiğini sıradan okuyucular öğrenemedi. Neyse ki medyanın yapmadığını TEPAV adlı düşünce kuruluşu yaptı ve yasayı detaylı bir incelemeden geçirdi. Bugün bunu yazmaya çalıştım. TEPAV'ın analizinin tamamını okumak isteyenler bu linke bakabilir. Yazının çıkmasının ardından Cumhuriyet Halk Partisi'nden aradılar ve onay sürecinde partinin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e gönderdiği bilgi notunu ilettiler. CHP'nin bu yasa için Anayasa Mahkemesi'ne başvurmaya hazırlandığını dikkate alarak bu bilgi notunu da aynen paylaşıyorum:
BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ
KANUN TASARISI HAKKINDA
CUMHURİYET HALK PARTİSİ GÖRÜŞLERİ
15 Kasım 2012, Perşembe
Bilindiği üzere, Büyükşehir Belediyesi Kanunu İle Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, 12
Kasım 2012 sabahı saat 06.30’da, TBMM’de, AKP grubunun oylarıyla kabul
edilmiştir.
Ülkemizin gereksinim duyduğu yerel yönetimler reformu
kapsamında, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi ilkesini yaşama geçirmekten uzak
olan söz konusu düzenleme ile birçok yerel yönetim birimi kapatılmakta ve
Türkiye’nin yönetim yapısı yeni bir kaosa sürüklenmektedir.
Bu çerçevede, Cumhuriyet Halk Partisi’nin konuya ilişkin
görüşlerinin, inceleme süresi içinde Sayın Cumhurbaşkanı’na sunulmasında yarar görülmüştür.
1 – Düzenleme
kamuoyunda ve TBMM’de yeterli olgunlukta görüşülememiştir. Türkiye’de 56 milyon yurttaşın yaşadığı
29 kenti “bütünşehir” ilan eden düzenleme, kentsel ve kırsal yaşamın yönetimine
ilişkin büyük önem taşıyan hükümler içermektedir. Böylesine bir düzenlemenin,
TBMM’ye sevk edilmeden önce üniversitelerin ilgili bölümleri, meslek
kuruluşları ve düzenlemeden etkilenecek tüm kesimlerin örgütlü temsilcileri
yanında, kamu kurum ve kuruluşlarının görüşüne açılması, demokrasinin ve
yerleşik kuralların bir gereğidir.
Buna karşılık, bırakınız TBMM öncesi yukarıda tanımlanan
danışma işlevinin yerine getirilmesini, TBMM’de de bir oldu bittiye getirilerek
Kanun Tasarısı kabul edilmiştir.
Bu kapsamda, 08 Ekim 2012 tarihinde TBMM Başkanlığına sevk
edilen Tasarı’nın 2, 3, 10, 90, 123, 126, 127 inci maddeleri itibariyle Anayasa’ya
aykırı olduğu iddiasına karşın Anayasa Komisyonu’nun incelemesinden
geçirilmemiştir.
Benzer şekilde, 5018 sayılı Kanunun 14üncü maddesi ile 3067
sayılı Kanunun 3üncü maddesinin 3üncü fıkrası uyarınca, söz konusu yasanın kamu
harcamalarında artış yaratması nedeniyle Plan ve Bütçe Komisyonu tarafından
incelenmesi gerekliyken, ilgili Komisyon Başkanlığı’nın “iş yoğunluğu” gibi
kabul edilemez bir mazeret göstermesi nedeniyle, Tasarı Plan ve Bütçe Komisyonu
incelemesinden de geçirilmemiştir.
İçişleri Komisyonu ve sonrasında TBMM Genel Kurul’u hafta
sonları dahil ve sabahlara kadar çalıştırılarak, nitelik ve nicelik olarak
yeterli bir görüşme ortamı sağlanmamış ve kamuoyunda tartışılması da mümkün
olduğunca engellenerek Tasarı 12 Kasım 2012 sabahı saat 06.30’da kabul
edilmiştir.
2 – Düzenleme yerel
hizmet etkinliği ve verimliliği sağlama amacından uzaktır. Sözü edilen düzenlemenin başlığı her ne
kadar Büyükşehir Belediyesi Kanunu olsa da, aslında teknik olarak bu yasaya
“Bütünşehir Yasası” denilmelidir. Zira, anılan yasa ile birlikte Türkiye’de
daha önceki dönemlerde Büyükşehir Belediyesi olan 16 il de dahil olmak üzere
toplam 29 il Bütünşehir yapılmakta, başka bir deyişle bu illerin mülki idare
sınırları ile Belediye sınırları çalıştırılmaktadır.
Bu düzenleme savunulurken, 2004 yılından bu yana belediye
sınırları il mülki sınırı olan İstanbul ve Kocaeli örnekleri verilmekte; bu
illerimizdeki uygulamadan olumlu sonuçlar alındığı dile getirilmektedir.
Öncelikle ifade etmek isteriz ki, İstanbul ve Kocaeli
uygulamalarının başarısını gösteren hiçbir araştırma mevcut değildir. Soyut
gözlem ve iddiaların da maddi gerçekliği tartışma konusudur.
Diğer taraftan, bu 2 il ile Bütünşehir ilan edilen diğer 27
il arasında, karşılaştırma kabul etmeyecek önemli farklar bulunmaktadır.
Örneğin, İstanbul ilinin toplam yüzölçümü 5.300 km2, Kocaeli
ilimizin yüzölçümü 3.500 km2’dir. Ancak, yasa kapsamında bütünşehir yapılan
Konya ilinin yüzölçümü 38.000 km2’dir. Aynı şekilde İstanbul BŞB konsolide
bütçesi 19,1 milyar TL iken, Konya BŞB bütçesi ile karşılaştırma kabul
etmeyecek derecede düşüktür. Bu çerçevede, yüzölçümü bakımından İstanbul’dan 7
kat daha büyük olan, bütçe açısından ise İstanbul’un bütçesinin neredeyse
1/20’sine sahip olan bir ilin aynı modelle yönetilmesinin benzer sonuçlar
doğuracağını ileri sürmek, akla aykırıdır.
Benzer değerlendirmeler, 14.811 km2’lik İzmir, 20.599 km2’lik
Antalya, 20.927 km2’lik Van, 24.741 km2’lik Erzurum, 25.615 km2’lik Ankara ve
diğer iller için de yapılabilir.
Örneğin Türkiye’nin en büyük ikinci belediyesi olan Ankara
Büyükşehir Belediyesi tarafından 10 yıldır tamamlanamayan metro hatları, 2011
yılı Nisan ayında Ulaştırma Bakanlığına devredilmiştir. Bu kapsamda, 50 km lik
yarıçap içinde ve kentsel alanda kendisine yüklenen görevleri yerine
getiremeyen Ankara Büyükşehir Belediyesi, bu Yasa ile Eskişehir sınırındaki
Nallıhan’ın mahallelerine; Aksaray sınırındaki Şeferlikoçhisar’ın mahallelerine
hizmet götürme yükümlülüğü ile karşı karşıya bırakılmaktadır. 1100 km kıyı
sınırı bulunan Muğla ve 640 km kıyı sınırı bulunan Antalya’nın durumu da farklı
değildir.
3 – Seçilmiş İl Genel
Meclisleri yerine atanmış Valilere yetki göçertilmektedir. Düzenleme, 29 kentte İl Özel İdarelerini
kapatmakta ve yerlerine Yatırım İzleme ve Koordinasyon Merkezleri kurmaktadır.
İl Özel İdareleri, organları olan İl Genel Meclisleri
aracılığıyla demokrasi ilişkisi kuran yapılardır. Vali ve İl Genel Meclisleri,
İl Özel İdarelerinin organları sıfatıyla görev yaparlar.
Vali karşısında, seçimle işbaşına gelen İl Genel
Meclislerinin görev ve yetki alanının genişletilmesi gerekirken, İl Özel
İdarelerinin kapatılarak, yerlerine Vali’nin sevk ve idaresi altında yeni
bürokratik yapıların kurulmasının demokrasiyle ve yerel yönetimlerin
güçlendirilmesiyle bir ilgisinin olmadığı açıktır.
4 – Belde belediyeleri kapatılmaktadır. Söz konusu yasa ile Türkiye’deki 2950
belediyeden 1582’si; yani her iki belde belediyesinden birisi kapatılmaktadır.
Oysa ki, idari rejimi yanında nüfus ve yüzölçümü büyüklükleri ile Türkiye’ye
benzeyen Fransa’da 36 bin 500 belediye bulunmaktadır. Kaldı ki bu
belediyelerden 28 bin’inin nüfusu da binden azdır.
Kiminin yüzyılı aşkın süredir varlığını koruduğu yerel
yönetim birimlerinin kapatılması ile sadece belediyelerin varlıkları son
bulmayacak; o yerlerde asıl söz sahibi olan halkın da yaşattığı kültür de kaybolacaktır.
Dolayısıyla bu konu üzerinde tasarrufta bulunması gereken asıl söz sahipleri de
bu beldelerde yaşayan halk olmalıdır.
Nitekim Türkiye’nin altına imza koyarak usulüne uygun olarak
onayladığı Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın 5 inci maddesi; “Yerel yönetim sınırlarında, mevzuatın
elverdiği durumlarda ve mümkünse bir referandum yoluyla ilgili yerel
topluluklara önceden danışılmadan değişiklik yapılamaz” hükmünü
taşımaktadır. Anayasa’nın 90 ıncı maddesi, usulüne uygun olarak onaylanan
uluslararası sözleşmelerin iç hukukun üstünde olduğunu ifade etmektedir. Ulusal
mevzuatın uygunluğu yanında, herhangi bir başka olanaksızlığın da bulunmadığı
ülkemizde, yerel yönetim birimlerinin kapatılabilmesi için referandum, hukuki
ve demokratik bir zorunluluktur.
Bu amir hüküm ve düzenlemelere karşın, mevcut Hükümet tüm
çağrılarımıza karşın, kapatılması öngörülen belde belediyelerinde referanduma
gitme gereksinimi hissetmemiştir.
Bunun üzerine, kapatılması öngörülen 430 belde belediyesinde
14 ve 21 Ekim 2012 tarihlerinde yerel referandum için “halkın sandıkları”
kurulmuştur. Toplam 361.720 yurttaşımızın oy kullandığı oylamalarda 351.908 kişi “hayır beldem kapatılmasın” yönünde
oy kullanırken, 9.126 kişi “evet beldem
kapatılsın” demiş, 686 oy ise geçersiz sayılmıştır. Kurulan bu sandıklara “halkın
sandığı” denilmesinin nedeni ise, oylamanın 168 CHP’li, 152 AKP’li, 63 MHP’li, 22
DP’li, 8 BDP’li ve diğer partilerinde bulunduğu belde belediyelerinde yapılmış
olması ve oy sonuçlarının yer aldığı tutanaklarda da CHP dışındaki diğer parti
temsilcilerinin de imzasının bulunmasıdır.
YSK seçmen kütükleri esas alınarak yapılan referandum
sonuçlarını gösterir listeler ile örnek tutanaklar, incelemenize sunulmaktadır.
5 – Köy Tüzel
Kişilikleri kaldırılmaktadır. Büyükşehir
Yasası, kırsal yaşam ile ilgili de önemli düzenlemeler getirmektedir. Bu
kapsamda Türkiye’deki 34 bin 500 köyden 16 bin 082’sinin, yani her iki köyden
birisinin tüzel kişiliği kaldırılmaktadır.
Yasa ile köy tüzel kişiliğini yani kimliğini yitiren bu
köyler, tek tip imar uygulamaları ile kimliğinden tümüyle uzaklaşacak ve kendi
kültürüne yabancılaşma riski ile karşı karşıya kalacaktır. Bunun yanında
Türkiye’de tarım yapısı çöküp adeta zorunlu göç söz konusu olmuşken; yasa ile
“tüzel kişilikleri” sona erdirilen köylerde, kırsal yaşam kültürü yok olacak,
kıyı alanları ve meralar tüzel kişilikler tarafından korunamayacağı için amaç
dışı kullanıma terk edilecek ve böylece kırsal yaşam üzerinde rantlar söz
konusu olacaktır.
Mevcut düzenlemelere göre emlak vergisi ödemeyen, su parası
ödemeyen, harçlar ve katılım paylarından muaf olan köylü, köy tüzel kişiliği
kaldırılıp mahalleye dönüştürüldüğünde, bunların tümünü ödemek zorunda
kalacaktır. Yasa, belirli süreler boyunca muafiyet ve indirimler getirerek, bu
alanda ortaya çıkacak reaksiyonu hafifletmeyi amaçlıyor olsa da, beş yıllık
muafiyet süresi bitecek ve kırsal yaşam daha pahalı hale gelecektir.
Yasanın Geçici 1inci maddesinin 15inci fıkrasının ikinci
cümlesinde ise; “Bu yerlerde içme ve
kullanma suları için alınacak ücret 5 yıl sureyle en düşük tarifenin %25’ini
geçmeyecek şekilde belirlenir” hükmü yer almaktadır. O halde her ne kadar
köy statüsünden mahalle statüsünde geçmiş olsalar da, hayvancılık ve tarım
faaliyetlerine devam edecek olan yurttaşlarımız köy çeşmelerinden
yaralanamayacak, hayvanına içirdiği suya dahi para ödemek zorunda kalacaktır.
Bu doğrultuda, “yoksullaşan” sadece kapatılan köylerdeki
halk olmayacaktır. Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisinde yaşayan tüm halk,
bu durumdan aynı şekilde etkilenecektir. Şöyle ki;
Emlak Vergisi Kanunu'nun 8’inci maddesi, mesken olarak
kullanılan binalarda binde bir, diğer binalarda binde iki oranında vergi
öngörmekte, büyükşehir sınırları içinde bu verginin yüzde 100 artırımlı olarak
uygulanacağını hükme bağlamaktadır. Aynı şekilde, Emlak Vergisi Kanunu'nun 18’inci
maddesi, arazi vergisinin bide bir, arsa vergisinin binde üç olduğunu
belirledikten sonra, bu vergilerin büyükşehirlerde yüzde yüz artırımlı
uygulanacağını ifade etmektedir.
Bunun yanı sıra, Büyükşehir olmadan önce bu kentlerde küçük
esnaf statüsünde basit usule tabi olan mükellefler de bu durumdan
etkileneceklerdir. Örneğin; bakkal, kasap, manav, kırtasiyeci gibi küçük
esnaflar artık basit usule tabi olamayacak; bunlar gerçek usulde gelir vergisi
mükellefi olacaklar, defter tutma ve üç ayda bir geçici vergi beyannamesi verme
zorunluluğu ile karşı karşıya kalacaklardır.
6 – Düzenleme ile
yerel seçimler öncesinde oy avcılığı yapılmaktadır. Düzenlemenin içerdiği bir diğer ciddi
sakınca ise, gece yarısı önergeleri ile kapsama eklenen seçim çevresi
değişiklikleridir.
Yıllardır bağlı bulundukları Şişli İlçesinden Sarıyer
İlçesine bağlanan Ayazağa, Maslak ve Huzur Mahalleleri yanında; Arnavutköy
İlçesine bağlı Nakkaş ve Bahşayış Mahalleleri ile Büyükçekmece İlçesine bağlı
Muratbey Mahallesi Çatalca İlçesine bağlanmaktadır.
Ayrıca Ankara İli Yenimahalle İlçesine bağlı bulunan
mahalleler de Çankaya İlçesi ve Etimesgut İlçelerine dağıtılmışlardır. Bu
kapsamda Yenimahalle'ye bağlı Dodurga ve Alacaatlı mahallelerinin çevre yolu
dışında kalan kısımları Şehitali Mahallesi ile birleşecek; Şehitali,
Aşağıyurtçu, Yukarıyurtçu, Ballıkuyumcu ve Fevziye mahalleleri Etimesgut'a
bağlanacaktır. Dodurga ve Alacaatlı mahallelerinin çevre yolu içinde kalan
kısmı ile Çayyolu, Ahmet Taner Kışlalı, Ümit, Koru, Konutkent ve Yaşamkent
mahalleleri ise Çankaya'ya katılacaktır.
Oy kaygısından herhangi başka bir amaç taşımayan ve bu seçim
bölgesi değişikliklerinin tıpkı yasa ile kapatılması öngörülen belde
belediyeleri ile köylerde olduğu gibi müzakereden uzak, aceleci tavırlarla
yapılmış olmasının demokratik değerler ve hukuk ile örtüşür bir tarafının bulunmadığı
açıktır.
Sonuç olarak;
· Anayasa’ya ve Türkiye’nin imzalayıp
usulüne uygun olarak yürürlüğe girmiş bulunan uluslararası anlaşmalara aykırı
hükümler taşıyan,
· Üniter yapı içinde yerel yönetimlerin
güçlendirilmesi ilkesine aykırı bir içeriğe sahip olan,
· Yerel hizmetlerin yurttaşa etkin ve
verimli biçimde ulaşmasını zorlaştıran,
· 29 ilde İl Özel İdarelerini kapatarak,
bu düzeyde tek demokratik organ olan il genel meclislerini ortadan kaldıran;
seçilmişlerin yerine atanmış Vali’nin sevk ve idaresi altında Yatırım İzleme ve
Koordinasyon merkezleri kuran,
· Belde halkına danışmadan Türkiye’de her
iki belediyeden birini (1582 belde belediyesi) kapatarak temsili demokrasiyi
zayıflatan, halk iradesini hiçe sayan,
· Köy halkına danışmadan Türkiye’de her
iki köyden birinin (16 bin 82 köy) tüzel kişiliğini kaldırarak doğal kaynaklar
ve köy halkının kadimden beri kullandığı ortak malları olan çayır – mera –
tarım alanları üzerinde rant baskısını artıran,
· Kentsel ve kırsal alanda yeni vergi
yükleri tanımlayan,
· Seçim çevresi değişiklikleri ile oy
avcılığı peşine düşen
düzenlemenin bir kez daha görüşülmek üzere TBMM’ne iade
edilmesinin yararlı olacağını değerlendirmekteyiz. Böylesine bir gelişme, tüm
siyasal partilerin ve ilgili diğer tüm kişi ve kuruluşların görüşlerinin
kapsamında yer bulacağı doğru yönlü bir yerel yönetim reformunun yaşama
geçirilmesine hizmet edebilecektir.
Değerlendirme ve takdirlerinize sunarız.
Saygılarımızla…
Doç. Dr Gökhan
GÜNAYDIN / CHP Yerel
Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı, Ankara Milletvekili
Ali SERİNDAĞ / TBMM İçişleri Komisyonu CHP Sözcüsü,
Gaziantep Milletvekili
Aziz KOCAOĞLU / İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı
Prof. Dr. Mustafa
AKAYDIN / Antalya
Büyükşehir Belediye Başkanı
Macit ÖZCAN / Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı
Osman GÜRÜN / Muğla İl Belediye Başkanı
Özlem ÇERÇİOĞLU / Aydın İl Belediye Başkanı
Bülent TANIK / Çankaya İlçe Belediye Başkanı
Fethi YAŞAR / Yenimahalle İlçe Belediye Başkanı
Muhittin DALKILIÇ / İzmir, Çeşme, Alaçatı Belde Belediye
Başkanı
Cahit İNCEOĞLU / Balıkesir, Edremit, Akçay Belde Belediye
Başkanı
Turan BULUT / Ankara İl Özel İdaresi İl Genel
Meclisi Grup Başkan Vekili
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder