Bugünkü Hürriyet'te çıkan yazımı bir de burada paylaşıyorum, meraklısına birkaç web linkiyle birlikte...
***
***
Geçenlerde Suriyeli mültecilerin durumunu kamplara giderek yazan Sedat Ergin anlatıyordu. Türkiye'deki Suriyeli sayısı, resmisi
gayrıresmisi toplamda 1 milyonun üzerindeydi. Ve bu insanların ülkemizdeki,
şehirlerimizdeki, mahallelerimizdeki 'misafir'likleri öyle kısa sürecek gibi de
gözükmüyordu.
Farkında mısınız bilmem, İstanbul'un göbeğinde Taksim
meydanındaki simit satıcılarından bazıları artık Suriyeli. Demek Taksim'deki
simitçileri belirleyen bir 'insan kaynakları' operasyonu var; daha ucuza
çalışacak Suriyeliler bulununca diğerleri işten kovuluyor. (Kavşaklardaki
dilenci çocuklar nereli acaba? Onları kim getiriyor İstanbul'a ve kim
dilendiriyor, sonra da ellerindeki parayı alıyor?)
Türkiye'nin dört bir yanından Suriyeli göçmenlere karşı
ırkçı saldırı ve taciz haberleri geliyor. Sosyal medyada bu ırkçılığın
daniskası yapılıyor, cinayet çağrısı da gördüm; 'Bu pis Araplar ülkemize
gelmesin' diye yazan sözde 'saygın' ve 'entel' meşhur şarkıcılarımız bile var.
Geçen hafta Kahramanmaraş'ta Suriyelilere karşı ırkçı
saldırı yapıldı. Polis olan biteni seyretti. Bu olay yeterince vahim değilmiş
gibi biri, 'Zamanında Aleviler nasıl yandıysa bugün de Suriyeliler yanar' dedi.
Artık 'ayıp' diye bir sınır yok.
Ülkemizde ırkçılığın yegane hedefi Suriyeliler de değil.
Başta Kürtler olmak üzere her türlü azınlık her gün bu saldırılardan ve
tacizlerden payını alıyor.
Sorsanız ırkçı değiliz.
Sorsanız birini sosyal medya veya klasik medya aracılığıyla
linç etmek de çok ayıptır ve biz asla yapmayız, yapılmasını tasvip de etmeyiz.
Ama bakın, son olarak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın
tanıtım toplantısına katıldı diye bazı şarkıcı, oyuncu ve ünlüler daha o anda
lince uğramaya başladı. Başbakan son birkaç konuşmasında bu linçten söz ediyor,
yapılanları eleştiriyor.
Tamam eleştiriyor ama Gezi olaylarının başlangıcında bir
tweet atan sonra da Gezi boyunca aktif olan oyuncu/yönetmen Mehmet Ali
Alabora'yı sanki başkası kalabalıkların önüne attı linç edilsin diye. Veya
Berkin Elvan'ın acılı annesine yapılanlar. Veya veya veya...
Mesele linç olunca hiçbirimizin bir diğerine söyleyecek
fazla lafı yok aslında. Her fırsatta bir diğerimizi sosyal lince tabi tutuyor;
mahalle baskısıyla, mahalleden afaroz etme tehdidiyle onu aslında olmadığı
birine çevirmeye çalışıyoruz.
Bize olunca kötü, başkalarına olunca iyi.
Riyakarlık ve bu kertede bir faydacılık ne zaman
karakterimizin bir parçası haline geldi?
Schadenfreude
Okunması, yazılması ve akılda tutulması hayli zor olan bu
kelime Almanca. Ama nedense İngilizce diliyle yazanlar bu kelimeyi çok
kullanıyor. Sebebi kelimenin anlamında gizli: 'Başkalarının başına gelen kötü
şeylerden zevk almak.'
Mesela Brezilya'nın, finalde Arjantin kaybetti diye 'Schadenfreude'
yaşadığı yazılıp çiziliyor Amerikan ve İngiliz basınında. 'Biz kazanamadık
kupayı bari onlar da kazanamasın' mantığı bir nevi.
Türkçede bu kelimeyi bir Temel fıkrasıyla anlatmak mümkün:
Temel ile İdris idam mangasının önünde, son istekleri soruluyor. İdris, 'Annemi
görmek istiyorum' diyor son istek olarak, Temel'in son isteği ise şu: 'İdris
annesini göremesin.'
Bir bakın etrafınıza, sizin başınıza gelse kötü olan ama
sevmediğiniz birinin başına gelince 'Oh oldu' dediğiniz neler var?
Tıpış tıpış...
En azından 2012 yılından beri bu ağustosta cumhurbaşkanı
seçimi olacağını biliyoruz.
Belki ondan da önceden beri Recep Tayyip Erdoğan'ın Ak
Parti'nin cumhurbaşkanı adayı olacağını konuşup duruyoruz.
Madem iki muhalefet partisi için Erdoğan'ı seçtirtmemek bu
kadar önemli, o zaman bu partiler son iki yıl boyunca ortak cumhurbaşkanı
adayını belirlemek üzere önceden kurallarında uzlaştıkları bir önseçim süreci
yürütebilir; aday adaylarının il il yarışmasını sağlayabilirlerdi.
O zaman, bugün kimse bu yöntemle ortaya çıkan ortak adaya
'tıpış tıpış' oy verme çaresizliğini hissetmezdi.
Son dakikada şapkadan çıkan bir adaya, o aday ne kadar
saygın, düzgün, seçileceği makama yakışacak biri olursa olsun, ancak tıpış
tıpış oy verilir zaten.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder