Bugünkü Hürriyet'te çıkan yazımı burada da paylaşıyorum...
***
***
İki hafta önce Türkiye'de kurulacak yeni telefon dinleme
düzenine ilişkin yazmaya başlamamın nedeni, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın
bir grup gazeteciye 'TİB'i MİT'e devredeceğiz' demiş olmasıydı.
Başbakanın bu sözlerini pek çok kişi, Türkiye'de bütün
telefonların dinlendiği, internet dahil bütün iletişimin izlendiği
Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı TİB'in bütün yetki ve görevleriyle
birlikte Milli İstihbarat Teşkilatına devredileceği şeklinde okudu; böyle
olunca da 'Muhaberat devleti' eleştirileri yükseldi.
Oysa ben, zaman içinde bölük pörçük sahip olduğum başka
bilgilerin ışığında bu sözleri, MİT'in kendi 'ulusal istihbarat çıkartma'
çalışmaları çerçevesinde yapmak istediği telefon dinleme ve internet izleme
çalışmalarının TİB bünyesinden çıkartılıp eskiden olduğu gibi MİT'in kendisine
aktarılması olarak anladım. Umarım doğru anladım.
MİT, 2005 yılında TİB kurulduğundan beri dinleme ve izleme
faaliyetlerini TİB bünyesinde yapıyor. Ve bu durumdan da taa ilk günden beri
rahatsız.
Rahatsızlığın aslında tek bir sebebi var: MİT, kimi
dinlediğinin ve izlediğinin başkaları tarafından bilinmesini istemiyor.
Tamam, MİT'in yaptığı işin doğası gereği bu dinleme ve
izlemeler hukuki bir gri alanda yapılmak zorunda. Çünkü diyelim yabancı ülkeler
lehine casusluk yapanları izlemek de, başka ülkelerin stratejilerini öğrenmek
de MİT'in görevi. MİT'in iç güvenliğe ilişkin görevleri de var; PKK'ya ve
teröre karşı stratejik istihbarat oluşturmaktan tutun organize suç örgütlerine
kadar uzanan geniş bir görev tanımı bu.
MİT tabii polis değil. İşi suçu ve suçluyu kovalamak, onları
yakalayıp mahkemenin önüne çıkarmak değil. MİT sadece bir haberalma kurumu. Bu
sayede de, polise göre daha rahat ve geniş çalışmak istiyor; çalışıyor da.
Ama çalışmalarının bir bölümü, TİB çerçevesinde başka gözler
tarafından da görülür, bilinir olunca sıkıntılar çıkmaya başladı.
Bu sıkıntılardan en meşhuru MİT'in sudan bahane ve
gerekçelerle, üstelik sahte takma isimlerle bazı gazetecileri izlediğinin
ortaya çıkmasıydı. Yani MİT de aynen polis gibi yetkilerini suiistimal ediyor,
casusluk yapmaması gereken alanlarda casusluk yapıyordu; kim bilir ne için...
Tabii bu örnek, MİT'in belki başka suiistimaller içinde de
olduğunu, elindeki yetkiyi bazı memurlarının kişisel çıkarından tutun da siyasi
iktidarın çıkarlarına kadar uzanan bir geniş yelpazede kötüye kullanabileceği
şüphesini doğurdu.
Meşhur reklam cümlesi bir gerçeği ifade eder: Denetimsiz
güç, güç değildir.
MİT'in bütün işlemlerinde yerinde hareket edip etmediğini
kontrol edecek bir YERİNDELİK denetimine ihtiyacı var. Telefon dinlemeler bunun
sadece bir bölümü.
Amerika'da bu denetimi bir parlamento komisyonu yapıyor;
orada CIA yapacağı her operasyon için komisyona gelip dert anlatıyor ve bütçe
istiyor. Komisyon vermezse CIA'nın parası yok söylediği operasyonu yapacak.
Para bulup yaptığında bile, eğer hedefte Amerikan
vatandaşları varsa CIA mutlaka gidip bir hakimden izin de istiyor.
Bizde bu denetimi uzaktan bile andıran hiçbir dış denetim
mekanizması yok.
Şimdi MİT, eğer eskiden olduğu gibi kendi tesislerinde
telefonları dinleyip izleyecekse bu denetimsizlik hali iyice korkutucu olacak
demektir.
O yüzden en azından MİT'in yapacağı her telefon dinlemesi ve
internet izlemesi için bir sulh ceza veya ağır ceza hakiminden izin istemesi
sağlanmalı.
Ama bizim esas kafa yormamız gereken şey, ulusal düzeyde
stratejik istihbarat oluşturan, bu anlamda yaptığı iş çok önemli ve kıymetli
olan MİT'i bu kıymet ve öneme uygun biçimde denetlemenin bir yolunu bulmak
olmalı.
Türkiye, polisi ve adliyesindeki gölgeden olduğu gibi
MİT'deki gölgeden de kurtulmalı; hesap verebilir ve güvenilir bir denetim
sistemini hayata geçirebilmeli.
ADSL hattı neden izlenir?
İstanbul'da çok sayıda polisin adının karıştığı
soruşturmanın merkezinde yer alan meşhur müfettiş raporlarını okurken dikkatimi
çekti; bazı kişilerin evlerindeki internet hatları, yani ADSL hatları da
izlenmiş.
Peki neden?
Bu soruyu sormak bile anlamsız. Bu sayede IP bazlı
telefonlardan mesajlaşma sistemlerinde yazdıklarımıza, elektronik postalardan
web sitelerinin forum bölümlerine yazdıklarımıza ve okuduklarımıza kadar her
şeyi görmek mümkün oluyor.
Telefon dinlemenin de ötesinde vahim bir haberleşme
özgürlüğü ihlali bu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder