Bugünkü Hürriyet'te çıkan yazımı burada da paylaşıyorum...
***
***
İstanbul'da savcılığın 130'dan fazla polis aleyhine
yürüttüğü soruşturma aynı anda bir de propaganda savaşının başlamasına neden
oldu. Bu savaşın da, soruşturmanın da arkasında iki rapor var.
Dün bu raporlardan birincisini konuşmaya başlamıştım; bugün
de devam edeyim. Rapor, İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişi Turgay Alpman ile Emniyet Müfettişi Selim Kutkan'ın imzasını taşıyor.
Dün de yazdım, iki müfettiş İstanbul'da yaptıkları
incelemenin sonucunda, konunun TCK'nın genel olarak 'darbe girişimi' suçunu
düzenleyen ilgili maddelerinden savcılıkça soruşturulmasının daha doğru olacağı
kanaatine varmışlar.
Rapordan bir bölümü aynen aktarıyorum:
'... Müfettişliğimizce İstanbul, Tekirdağ, Edirne ve Kırklareli
illerinde yaptığımız araştırmalar sırasında; Anayasa Mahkemesi eski Başkanı,
eski Bakan, Yargıtay eski Başkanı, milletvekili, Cumhurbaşkanlığı Genel
Sekreteri, Yargıtay üyesi, muhtelif rütbelerde askeri kişiler, hakim ve
savcılar, RTÜK üyesi, üniversite öğretim üyeleri ve araştırma görevlileri,
avukat, iktidardaki ve muhalefetteki siyasi partilerin merkez ve taşra
teşkilatı mensupları, vali yardımcısı, kaymakam, müfettiş, il emniyet müdürü ve
muhtelif rütbelerdeki diğer polisler, il jandarma komutanı ve muhtelif
rütbelerdeki diğer jandarma personeli, Milli İstihbarat Teşkilatı personeli,
muhtelif ünvanlarda (Genel Müdür, Genel Müdür Yardımcısı, Daire Başkanı vs)
kamu yöneticileri, belediye başkanı ve mahalli idarelerin atanmış yöneticileri,
bazı kamu idarelerinde çalışan muhtelif pozisyondaki kamu görevlileri,
Milletvekili danışmanı, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının
yöneticileri, Futbol Federasyonu yöneticisi, sendikacı, esnaf, işadamı, hekim,
eczacı, sporcu, sanatçı, manken, muhtelif dernek ve vakıfların yöneticileri ve
üyeleri, basın ve yayın kuruluşlarının mensupları, edebiyatçılarla bunların
yakınlarına yönelik olduğu;
- Söz konusu usulsüz dinleme faaliyetlerinin;
Müfettişliğimizce inceleme yapılan İstanbul, Tekirdağ, Edirne ve Kırklareli
illeri ile muhtemelen Bakanlık onayı ile incelemeye dahil edilen diğer illerde
ve aynı zaman dilimlerinde, aynı yöntem ve vasıtalarla icra edildiğinin
değerlendirildiği;
- Yine usulsüz dinleme faaliyetlerinin, terör örgütü
üyeliği, organize suç örgütü üyeliği gibi gerekçelerle yapıldığı;
Araştırma konusu olayların bu özellikleri dikkate
alındığında;
Mahallinde yürütülen araştırmalarımızda, 18.03.2014
tarihinde Star gazetesinde yayınlanan dinleme listesinde usulsüz dinleme
eylemlerinin 'sistematik, planlı ve organize' bir görünüm arzettiği ve
'belirli bir amacı gerçekleştirmeye yönelik olduğu izlenimi' edinildiği (Ek
2/1-7);
Ayrıca Adana Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 16.04.2014 tarih ve
soruşturma 2014/25471 sayılı evrakında da, söz konusu yasadışı dinleme
eylemlerinin 'yaygın, sistemli ve organize' şekilde yapıldığı anlaşıldığı (Ek
3/27-28);
Kısacası, usulsüz olarak icra edildiği anlaşılan 'iletişimin
tespit edilmesi, dinlenmesi, kayda alınması ve sinyal bilgilerinin
değerlendirilmesi' faaliyetlerinin;
- Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bütün temel organlarında,
yani yasama (TBMM), yürütme (Bakanlar Kurulu, Bakanlıklar ve diğer merkezi
idare kuruluşları, mahalli idareler, yüksenöğrenim kuruluşları, kamu kurumu
niteliğindeki meslek kurumları vb.) yargı organlarında (yüksek mahkemeler ve
ilk derece mahkemeleri) yer alan kişilere;
- Türkiye Cumhuriyetinin organizasyon şekli olan 'demokratik
devlet'in işleyişi için vazgeçilmez unsurlar olan siyasi partiler, sivil toplum
örgütleri (dernek-vakıf) ve basın-yayın kuruluşlarının mensuplarına;
- Ekonomik, kültürel ve sosyal yaşam aktörlerine;
Yönelik olduğu görülmektedir.
(....)
Özet olarak;
- Bahse konu usulsüz dinleme eylemlerine konu olan kişilerin
'devlet organizasyonu içindeki konumları' ve 'demokratik rejimin işleyişindeki
fonksiyonları';
- Yine bu eylemin 'yaygın, sistemli ve organize' bir şekilde
yapıldığı;
- Olayda kolluk görevlilerinin 'hiyerarşi dışına'
çıktıkları;
Hususları nazarı dikkate alındığında, araştırma konusu
eylemin 'Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine' yönelik mahiyet taşıyıp
taşımadığı yönünden değerlendirilmesi ve dolayısıyla 'araç fiiller'in değil
'amaç fiil' üzerinde durulması gerekmektedir.'
Buradan 'darbecilik' çıkar mı?
Polis müfettişlerinin raporu, gerçekten çok sayıda usulsüz
dinlemeyi, temel insan haklarına yönelik fütursuz saldırıları göz önüne
koyuyor. Ve dün de söyledim, raporda yazılanlar buz dağının sadece görünen
tarafı. Yoksa usulsüzlük ve hak ihali çok daha fazla sayıda.
Ancak bütün bu yasadışılıklardan, usulsüzlüklerden,
sistematik hak ihlallerinden bir 'darbe girişimi' suçu çıkar mı, hiç emin
değilim. Zaten şu anda soruşturmanın müfettişlerin önerdiği gibi
'darbecilik'ten yürütülmediğini de biliyoruz.
Ayrıca savcılığın elinde bu müfettiş raporunun dışında başka
delil olup olmadığını da bilmiyoruz.
Bugün de yerim doldu, o yüzden 'Selam-Tevhid'
soruşturmasıyla ilgili polis fezlekesini haftaya çarşamba günü yazacağım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder