Bugünkü Hürriyet'te çıkan yazımı burada da paylaşıyorum.
***
Dört gündür Hürriyet'te haberlerini okuyorsunuz, Ankara'da
yürütülen bir soruşturma sayesinde yüzlerce kişilik yeni bir yasa dışı dinleme
listesi daha ortaya çıktı.
Aslında geçmiş döneme ilişkin yasadışı dinlemelerin tamamına
belki de hiçbir zaman erişemeyeceğiz; çünkü şu an yapılan deli pösteki saymak
gibi bir iş. Dinlemelerin yapıldığı merkezlerdeki elektronik kayıtlar silindiği
için soruşturmacılar mahkeme arşivlerine girerek kimin hangi sebeple dinlendiğine
dair evrakı tek tek inceliyor. Son dört günün haberleri Ankara'daki bir ağır
ceza mahkemesinin arşivinden çıktı; daha böyle onlarca özel yetkili mahkeme
arşivi var incelenmeyi bekleyen.
2014 başından itibaren 'paralel
yapıyla mücadele' kapsamında başlatılan bu incelemelerde şu ana kadar
yüzbinlerce kişinin yasadışı yöntemlerle dinlendiği saptandı. Bu saptamalara
bakıldığında polisin ve savcıların mahkemelerle işbirliği yaparak bireylerin
telefonlarını dinlemede kullandığı bazı temel yöntemler de anlaşılmaya
başlandı.
Ama bu yöntemleri anlatmazdan önce bir-iki teknik açıklama
yapmam lazım.
Bütün bu araştırmalara, soruşturmalara ve hatta açılan
davalara baktığımızda şu ana kadar ortaya çıkan telefon dinlemelerin hepsinin
mahkeme kararıyla, yani sözde 'yasal'
olduğunu görüyoruz.
Bizim yasalarımız polis ve jandarmaya iki olası durum için
telefon dinleme yetkisi veriyor. Birinci durum, yasada 'suçun önlenmesi' kapsamında istihbarat amaçlı dinleme. (MİT de
telefonları bu kapsamda dinliyor.) İkinci durum ise bir suç oluştuktan sonra
yürütülen adli soruşturma sırasında yapılan 'adli dinleme.'
Birinci çeşit dinlemenin kuralları 'adli dinleme'ye göre biraz daha esnek, biraz daha gevşek. Ama buna
karşılık o dinleme kayıtlarının delil niteliği taşıması da pek kolay değil.
Adı üstünde, amaç 'suçun
önlenmesi' olduğu için, istihbari dinlemeye konu olmak için ortada bir 'suç' olması da gerekmiyor.
Şimdi gelelim yöntemlere... Benim görebildiğim dört temel
yöntem var:
1. Gerçek kişiyi
uydurma suçlamayla dinleme: Çok sayıda insan, 'hayatın normal akışı'nda yan
yana gelmesi söz konusu olamayacak suçlamalarla dinlenmiş.
2. Uydurma isim ve
uydurma suçlamayla dinleme: Kamuoyunda da tanınan pek çok kişinin telefon
numarası sanki başka birine aitmiş gibi gösterilmiş ve uydurma suçlamalarla
dinlenmiş.
3. IMEI numarasıyla
dinleme: Zaman zaman hakimlerin önlerine gelen telefon numarasını
sorgulattığı ve sistemde karşısına çıkan isimle o telefonda dinlenmek istenen
ismin tutmaması halinde dinleme izni vermediği biliniyor. Ayrıca kimi suç
örgütü yöneticilerinin de birden fazla SIM kartı aynı telefona değiştirerek
taktıkları ve iletişimlerini böyle sürdürdükleri de biliniyor. O yüzden zaman
zaman telefonun kimlik numarası olan IMEI numarası üzerinden de telefon dinleme
izni isteniyor ve bu izinlerin kötüye kullanıldığı da ortaya çıktı.
4. Kod isimle
dinleme: Yasa, kişinin gerçek adına ulaşılamaması durumunda onun kod
ismiyle dinlenmesine de izin veriyor. Bu sayede polisler kimi gerçek kişilere
sahte kod isimler ve sahte suçlamalar yönelterek onları da dinlemişler.
Polis-Savcı-Hakim üçgeni
Henüz bu kanunsuz dinlemelerin ülke çapındaki tam boyutunu
görmekten uzağız ama şu ana kadar görebildiğimiz kısmı bile çok büyük bir
konudan söz ettiğimizi anlamamıza yetiyor.
Peki nasıl oldu da bu kadar çok sayıda insan yasanın etrafı
dolaşarak dinlenebildi?
Zincir polisten başlıyor. Ama savcılar olmadan bu zincirin
uzamasına imkan yok. Ve aynı şekilde hakim olmadan da zincir tamamlanamaz.
Yani polis kimi dinlemek istiyorsa onun telefonunu, hatta
IMEI numarasını elde ediyor. Sonra ya suç uyduruyor ya da mevcut büyük bir suça
sanki o kişi de ortakmış gibi bir yazı yazıyor. Savcı o yazıya imzayı atıyor.
Hakim de meseleyi fazla kurcalamadan izni veriyor.
Bu üçgenin pek çok yerde kolayca kurulduğunu görüyoruz.
Özellikle Ankara ve İstanbul'da.
Ama belli ki bu üçgen de yetmemiş...
TİB'de rezaletin boyutu çok büyük
Bir süre sonra polis-savcı-hakim üçgeninin yetersiz olduğu
durumlar oluşmuş. Veya bu dinlemeleri yapmak isteyen yapı daha da hırslanmış,
daha yükseklere tırmanmak istemiş.
İşte o zaman, Türkiye'de bütün telefon dinlemelerin ve
internet izlemelerin yapıldığı merkez olan Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı
TİB'deki kadrolaşma devreye girmiş.
Elinizde TİB oldu mu, artık mahkeme kararlarıyla uğraşmak
zorunda değilsiniz, canınızın çektiği kişinin telefonunu dinleyebilirsiniz.
Buna Başbakan ve Cumhurbaşkanı da dahil.
TİB'de mesele sadece bazı kabloların ucunun nereye
gittiğinin çözülememesi değil; esas TİB aracılığıyla hangi telefonların
dinlendiğinin tam listesine ulaşılamıyor bir türlü.
Tabii bir de o kayıtların şu an nerede olduğu konusu var ki,
oraya hiç girmeyelim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder