30 Eylül 2012 Pazar

Gözümüzle değil beynimizle görürüz: Bonus materyal

Hürriyet'te bugün çıkan yazım için hazırlanmış ama yer darlığı sebebiyle yayınlanamamış bazı küçük bölümler var. Belki bu blogun izleyicilerinin ilgisini çeker diye düşünerek burada sunuyorum:


Kadınlarla renk kavgası yapmak boşuna

Hayatta onlarca kez başıma geldi, ben gördüğüm bir şeyin diyelim yeşil olduğunu söylerim, kadınlar 'Hayır o yeşil değil' der ve başka bir renk ismi verirler. Renklerin isimleri konusunda kadınlarla hiçbir zaman anlaşamadım.
David Eagleman'ın kitabı sayesinde bu anlaşmazlığın nedenini öğrendim. Dünya üzerindeki kadınların (sadece kadınlar) en az yüzde 15'i bir genetik mutasyon sayesinde, bir extra (dördüncü) renk fotoreseptörüne sahipler.
Biz insanlığın geri kalanı sadece üç fotoreseptörle renklere bakarken onların sahip olduğu bu dördüncü 'alıcı' bizim ayırt edemediğimiz renk farklarını onlara gösteriyor.
Bu hikayeyi anlattığım bir arkadaşım, durumu kavramaya çalışırken bilgisayar anolojisi yaptı, 'Yani' dedi, 'O kadınların grafik işlemcisi bizimkinden yüzde 33 daha kuvvetli.'
Evet, aynen öyle.

Bir basit deney yapalım

Aynanın karşısına geçin ve gözlerinize bakın ve önce sağ sonra sol gözünüze odaklanın, sonra sağ, sonra tekrar sol ve sağ.
Gözlerinizin sağa odaklanmışken sola veya tam tersi hareketi aslında onlarca milisaniyede tamamlanır ama siz gözlerinizin hareket ettiğini hiçbir zaman göremezsiniz.
Peki ama acaba o arada, yani gözleriniz sağdan sola kayarken ne olur? Beyin neden görsel girdilerde ufak tefek eksikleri umursamaz?
Bunlar beynimizin bize her an yaptığı ufak tefek veya iri oyunlardan sadece bazıları.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder