16 Nisan 2013 Salı

Geç kalmış bir Hasan Cemal yazısı

Hasan Cemal Diyarbakır'da, çocuklarla futbol sohbetinde...

Hasan Cemal benim 'abim' olur.
Hem meslek abim, hem hayat abim.
Gazetecilik mesleğinde 35 yıla dayandım. Yani hayatımın üçte ikisinden fazlası bu meslekte geçti.
Eh bu kadar çok zamanı birlikte geçirince de, insanın meslek abisiyle hayat abisinin birbirine karışması, hatta giderek aynı şey olması kaçınılmaz.
Hasan Abi ile ilk o Ankara'ya Cumhuriyet'in Ankara temsilcisi olarak gitmezden önce, Cengiz Çandar'ın ittirmesiyle tanıştım, Cumhuriyet'in yazıişlerinde. Ben küçük bir çocuk, o ise takım elbiseli, kravatlı bir gazeteci.
Sonra benim genel yayın yönetmenim oldu. Sabah toplantılarında kafama kül tablası fırlatmışlığı vardır; az küfrünü yemedim.
Cumhuriyet'in ardından o Sabah'a geçtiğinde ben de o binadaydım. Sonra ben Radikal'e geçtim, birkaç ay sonra da o bizimle aynı binaya, Milliyet'e geldi.
Şimdi ben Hürriyet'teyim, o ise işsiz.
Evet, konuyu neredeyse herkes biliyor: Bugün Hasan Cemal işsiz. Mesleksiz değil ama işsiz. Türkiye'de ondan daha donanımlı gazeteci bulmak zor ama hiçbir yayın organı, 'Gel maaşın şu, köşen de şu' diyerek ona kapısını açmıyor.
'Neden açmıyor?' Bir sürü spekülasyon yapabiliriz, hatta komplo teorilerine, gerçekliği kesin veya kuşkulu dedikodulara girebiliriz ama sonuç değişmiyor; Hasan Cemal gazeteciliği karşılığında ücret almadan çalışıyor bugün.
Evet çalışıyor.
Önce kalktı Kandil'e gitti, Murat Karayılan ile 5.5 saatlik bir mülakat yaptı. Bunu, onun gibi işsiz kalmış ama mesleksiz kalmamış gazeteci arkadaşımız Doğan Akın'ın binbir güçlüğe göüğüs gererek ayakta tutmaya devam ettiği internet haber portalı T24'te  yayınladı.
Kimse ona git demediği halde, kimse bu mülakatın yapılması için harcanan parayı ona ödemeyeceği halde, kimin bu mülakatı yayınlayacağını bile bilmeden gitti Hasan abi Kandil'e. Ortaya, cevabı en çok merak edilen soruların sorulduğu işte bu mülakat çıktı. Gazeteciyim diyen Hasan Abi'ye şapka çıkarmalıydı.
Kandil'den döndü Hasan Abi ama içi kıpır kıpır. Yazamamak, hele böylesi önemli bir dönemde yazamamak fazlasıyla rahatsızlık verici. Nitekim, Hasan Abi, T24'te yayınlanmak üzere yeniden yollara düştüğünde, ilk yazısının girişinde bu rahatsızlığını çok iyi anlatıyor. Okuduğumda resmen boğazım düğümlendi. Diyarbakır izlenimlerini bu sabah itibarıyla ikinci yazısı izledi Hasan Abi'nin. 
Bu yazılarla birlikte bunca yıldır sürdürdüğüm ısrarıma rağmen direndiği Twitter'a da girdi ve oradan da anlık iletilerle bir nevi canlı blog oluşturdu kendine Hasan Abi. Meraklısına şiddetle tavsiye ederim, Hasan Abi'nin Twitter adresi @hsncml .
Hasan Abi, 'Gazeteciler oldukça gazetecilik ölmez' diyor ya, kendisi bu sözün canlı kanıtı zaten.
Hasan Abi'nin işsiz, gazetesiz, maaşsız, köşesiz kalması ve bu durumun da içe sindirilmesi, sanki böyle bir olay yaşanmamış gibi yapılabiliyor olması, hepimizi düşündürmeli aslında.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder