Beni bilenler biliyor, psikoloji söz konusu olduğunda hep kulaklarım dikilir. Bu kelimenin sonundaki 'loji' ekinin bir 'bilim'i ima etmesine hep itirazlarım oldu. Freud veya Jung gibi kişiler elbette öncü rolleri olan önemli kişiler ama bugün 'psikoloji'nin ne kadar 'loji' olduğu her zamankinden fazla tartışılıyor. Ama konu 'psikiyatri' olunca kulaklarım daha az dikiliyor. Çünkü bu disiplin, en azından tıp çerçevesi içinde ve bilime daha fazla değen bir disiplin. Ama bu demek değil ki psikiyatrinin de sorunları yok; bu alan tartışmasız bir alan. Tam tersine, psikiyatri ile uğraşanlar ne kadar 'otorite' gibi, 'her şeyi biliyor' gibi dolaşsalar da aslında insan beyni ve onun oyunları (hastalık?) hakkında bildikleri şeyler, bilmediklerinin onda birinden bile daha az. O yüzden, Mayıs ayında Amerika'da çıkacağını öğrendiğim bir kitap beni sevindirdi açıkçası. Bakın, kitabın yazarı, kitabının bir anlamda 'yönetici özeti'ni nasıl yazmış? Başlıktaki soru güzel bir soru: Psikiyatrinin bilime ihtiyacı var mı?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder