23 Haziran 2013 Pazar
Bugünkü yazım: Biber gazı deyip geçme, tanı...
Polisin meşhur 'kırmızı kadın' fotoğrafında sıktığı gaz değil 'biber spreyi' idi. Bazı insanların kendileirni korumak için çantalarında bile taşıdıkları sprey yani. Kapsüllerle atılan, ortalığı önce dumana bulayan ise 'biber gazı.' Aslında o da gaz değil sıvı ama kimyasal yöntemlerle 'aerosol' yani uçucu hale getiriliyor. Bu gazın temelde iki 'model'i var. Biri sahiden biberden yapılan ve ana maddesi 'acı biber yağı' olan. Bundan kurtulmak değil ama etkilerini azaltmak için bol sabunlu suyla yıkanmak gerekiyor. Diğeri ise etken maddesi kimyasal bir madde olan bir şey. İki gaz da ağrı merkezlerini uyarıyor, sadece gözler ve ağız çevresinde acıya ya da bronşların dağılmasıyla yoluyla nefes alma zorluğuna yol açmıyor, aslında vücudun değdiği her yerini etkiliyor. Ve en önemlisi, henüz yeterince ülke tarafından imzalanmamış olsa da, savaş hukukunu belirleyen Cenevre Anlaşmaları'ndan birinde biber gazı 'kimyasal silah' olarak niteleniyor ve savaşlarda kullanılması yasaklanıyor. Peki savaşta kullanmanın yasaklanması istenen bir 'silah'ın siviller üzerinde kullanılmasının serbest olmasına ne diyorsunuz? Bir de, Amerika'da İngiltere'de 'biber spreyi'ni kullanan polisler görüyoruz ama o tüfeklerle atılan kapsülleri neden göremiyoruz acaba?
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder