12 Kasım 2013 Salı

Bir başkadır benim ceberut devletim!

Geçen hafta başlayan ‘kızlı-erkekli’ tartışması, bal gibi de özel hayata müdahaledir.
Hiç lafı dolaştırmıyorum; bu müdahale başladı ve durmayacak da.
Başbakan da, bakanlar da, AK Parti önde gelenleri de, AK Parti taraftarları da bu cümleye hemen itiraz edecekler, ‘Ne yapıldı, bir tek örnek göster? Bir tane yasa mı çıkardık hayat tarzlarını engelleyen, özel hayata müdahale eden’ diyeceklerdir. Diyorlar zaten.
Ben de diyorum ki yeni bir yasa çıkarmaya gerek yok. Mevcut yasalarla zaten özel hayata dibine kadar müdahale etmek, insanları yıldırmak, toplumda farklı bir hava yaratmak mümkün. Bugün yapılan da bu.
Bu ‘kızlı-erkekli’ tartışmasının çıktığı ilk gün konuyu hafife aldım, ‘Tamam da’ dedim, ‘Bunun bir hukuku yok, yapamazlar. Ne yani, evli olmayan çiftlerin aynı evde oturmasını ceza kanununa suç olarak mı yazacaklar?’
Evet ama hiç yoktan böyle bir kavgayı çıkarmak için ceza kanununa madde eklemeye gerek yok aslında. Bizim, ‘Mernis’ diye bir uygulamamız var, totaliterizmi en iyi anlatan roman olan meşhur 1984’ün yazarı George Orwell’in bile hayal edemediği.
Minicik bir ek yazılımla Mernis’te yapılacak bir tarama, ülke çapında, aralarında evlilik bağı olmadan aynı evde yaşayanları saniyesinde ortaya çıkarır. Çünkü hepimiz bir eve taşındığımızda, bir evde 3 aydan uzun süre kaldığımızda kendimizi gidip muhtarlıktan Mernis’e kaydettiriyoruz, ‘Ben buradayım’ diyoruz.
Peki demeyenlerimize ne oluyor? Polis yakalarsa onlara para cezası kesiyor. Ve emin olun yakın zamanda böyle çok para cezası tahsilatı yapılacak.
Başka ne yapıyoruz? Herhangi bir otele, pansiyona gidip kaldığınızda, o otel veya pansiyon sizin TC kimlik numaranızı alıyor polise bildiriyor. Yani polis, siz seyahate çıktığınızda da nerede olduğunuzu biliyor, siz uyurken onlar sizin poliste kaydınız olup olmadığına bakıyor, her an kontrol altındasınız.
Şimdi, ‘statüsü olmayan yerler’ deniyor ya, burada kastedilen, geceleri kalanların TC kimlik numaralarını bildirmeyen yerler. Böyle yerlerle mücadele için bir genelge hazırlandığına dair haber okudum dün Hürriyet’in web sitesinde; bir genelgeye bile ihtiyaç yok aslında. Bakın İstanbul’da polis ve maliye onlarca ‘kayıt dışı’ apart otel ve pansiyonu bastı son bir hafta içinde, pek çoğu kapatıldı.
Peki hem Mernis sistemine kayıtlısınız, hem yasal bir kira sözleşmeniz var, hem ev sahibinizle apartman komşularınızla fazla bir sorununuz yok... O zaman da müdahale ediliyor mu? Evet ediliyor, çünkü bu memlekette muhbir vatandaş sıkıntısı hiç çekilmez. Bu kez polis geliyor, sizi rahatsız ediyor, başka hiçbir şey yapamazsa ‘Gürültü yapıyorsunuz’ diyerek para cezası kesiyor.
Polis eliyle vatandaşın bu ölçüde yıldırılmasını, tercih edilmeyen ahlaki davranışların caydırılmasını bu denli kolay biçimde uygulayabileceğiniz bir sisteminiz varken, o tercih edilmeyen ahlakları yasayla yasaklamanıza gerek yok.
Bana soracak olursanız tartışmamız gereken şey, Recep Tayyip Erdoğan’ın ahlaki itikadı veya Ak Parti’nin ‘muhafazkarlığını topluma dayatması’ değil.
Esas tartışmamız gereken, bir Başbakanın bir konuşmasında geçen birkaç cümlenin hepimizin hayatını etkileyen uygulamalara dönüşmesindeki kolaylık.
Üstelik, ‘uygulama’ dediğim de eşit yapılmıyor; mesela imam nikahıyla yaşayan çiftler hiç de tedirgin değiller veya çeşitli cemaatlerin ‘hizmet’ olsun diye işlettiği öğrenci evlerine giden polis yok.
At sahibine göre kişniyor her seferinde. Ceberrut devletimizin varlığı, bu toplumda çoğulculuğun ve demokrasinin önündeki en büyük engel!

‘Güvencesi biziz’ lafları

Hafife aldığım bir başka konu daha yüzüme çarptı. Başbakan da, bakanlar da zaman zaman ‘Hayat tarzlarının güvencesi biziz’ veya ‘Bu ülkede yaşayan ateistlerin bile hakları bizden sorulur’ gibisinden cümleler kuruyorlar.
Ne münasebet? Özgürlükçü bir demokraside çoğulculuğun güvencesini kişiler veya siyasi partiler veremez, veriyorsa orada bir arıza var demektir.
Güvence hukuk olmak zorunda. Keyfe keder işleyen, sahibine göre kişneyen güvenceler olmaz.

Düzeltme ve özür

Pazar günü bu köşede çıkan yazımda, nasıl becerdiysem ‘nötrino’ diyeceğime ‘nötron’ demişim. Düzeltir, okuyucularımdan özür dilerim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder