16 Nisan 2014 Çarşamba

Şu 'Kan Kırmızı Ay' dedikleri ne ola ki?

San Salvador'daki El Salvador del Mundo anıtından dolunay.
Ben mi yanlış biliyorum diye şüpheye düştüm kendimden, aslında biz özellikle dolunay zamanları belli saatlerde ayı kıpkırmızı görmez miyiz?
Elbette görürüz. Hatta dün gece, yani meşhur tutulma gerçekleştikten 12 saatten fazla zaman sonra İstanbul semalarında saatlerce ayı kıpkırmızı görmedik mi?
Peki ama geçen gece özellikle Amerika'da güzel gözlenen ama ülkemizde de bir nevi fırtınalara yol açan 'Blood moon' hadisesi neydi? Üstelik, '500 yılda sadece üç kez oluyor' diye bir lafla tanıtılan hadise neydi, ne özelliğe sahipti?
Birincisi, tam ay tutulmaları sık sık olan şeyler. İkincisi, başta da söyledim, ayın renginin dünya atmosferinden yansıyan ışık sebebiyle kırmızıya dönmesi de sıradan bir olay.
Ama Kuzey Amerika başta olmak üzere dünyanın öteki tarafında pazartesiyi salıya bağlayan gece gözlenen olay yine de 'özel' bir olaydı.
Hayır, ona özelliğini veren Mars'ın da dünya, güneş ve ayla aynı hizaya girmesi değildi. O özelliğini veren şey, matematiksel bir tekrarın ilk halkasının yaşanıyor olmasıydı.
Ama tane tane gidelim... Önce şu 'Kan kırmızı' meselesi...
Bu meselenin kaynağında Hristiyan inancı yatıyor. Daha birkaç yıl önce çıkan bir kitap tam da bu adı taşıyordu, yani 'Blood Moon'du kitabın adı. Ve kitap da önceki gece yaşanan olay da adını İncil'de geçen bir kıyamet alametinin tarifinden alıyor. Güneşin kararacağını, ayın kan kırmızı olacağını söyleyen alametten yani.
Bir başka dini argüman daha var. Tutulmanın Yahudi dini bayramı Hamursuza rastlamasıyla ilgili ama bu son derece doğal; çünkü Yahudiler de aynen Müslümanlar gibi ay takvimi kullanıyor, yani dini bayramın dolunay ve civarına gelmesi zaten takvimin gereği.
Hadi bunlar işin popüler ve dinle ilgili tarafı. Ama yaşadığımız şey astronomi açısından da ilginçti. Çünkü, aslında 14-14 Nisanda yaşadığımız, 2015 sonuna kadar yaşayacağımız birbirinin aynısı 4 gök olayının ilkiydi. Evet bu tutulma tam üç kez daha yaşanacak, altışar ay arayla.
Peki bu '500 yılda üç kez oldu' lafı nereden çıkıyor? Vallahi bu yalanı kim uydurdu bilmiyorum, diyorum ya, önümüzdeki 18 ayda aynı hadiseyi üç kez daha yaşayacağız zaten, nerde kaldı 500 yıl...
Konu ilginizi çektiyse, benim bütün bu ukalalıkları derlediğim yazıya, yani benim kaynağıma bakmanızı tavsiye ederim. Şuraya tıklamanız yeterli.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder