Boşuna nefes tüketiyoruz. Başbakan da, Fethullah
Gülen de, dersane kavgasında hükümeti tutan da cemaati tutan da boşuna nefes
tüketiyor.
Şu haritaya dikkatle bakın. Haritadaki sarı renk,
ortalama eğitim süresinin 5-8 yıl arasında olduğunu söylüyor. Haritada sadece
Ankara ve Eskişehir'de yaşayanların ortalama eğitim süresinin 8 yıldan fazla
olduğunu görüyorsunuz. Buna karşılık Urfa ve Ağrı'da da ortalama eğitim süresi
5 yılın bile altında.
Bütün Türkiye'nin ortalamasına baktığımızda sadece6.5 yılı okullarda geçirdiğimizi görüyoruz. 2000 yılında bu ortalama 5.5 yıldı;
10 yıllık Ak Parti iktidarı sadece 1 yıl geliştirebildi bu ortalamayı.
Oysa aynı süre içinde Norveç ortalama 11.5 yıldan
12.6 yıla geldi. Almanya 10.5'dan
12.2'ye geldi. İsviçre 10.3'ten 11 yıla
geldi. Fransa 9.3'ten 10.6'ya yükseldi. İtalya 8.4 yıldan 10.1 yıla çıktı.
Eğitim, Türkiye'yi yönetenlerin en büyük
başarısızlığı.
İstediğiniz kadar dersaneniz olsun, hatta isterseniz
bütün dersaneler bedava olsun; eğitim okulda yapılan bir şeydir. Okulda
eğitimin kalitesi düşükse bunu dersane yoluyla yükseltemezsiniz. Yani
paradoksal biçimde, ancak okullarınız iyiyse sınavlarda dersaneler yoluyla bir
fark elde edebilirsiniz.
Türkiye'de olan da bu. Dersanelerin müşterisi
öğrenciler en kötü okullardan değil; tam tersine lisesinde veya ilk-orta okulda
görece iyi eğitim alıp bir üst seviyede daha 'seçkin' bir okula gitme ümidi
olanlar dersaneye gidiyor.
Oysa bakın, ülkemizde 25-34 yaş nüfusumuzun, yani
çoktan eğitim sisteminin dışına çıkmış olanların yüzde 60'ı ilkokul mezunu. Bu
yaş grubundaki insanlar 2040'ların sonuna kadar 'çalışabilir nüfus' olarak
kalacaklar. Peki ama bilgisi ve becerisi olmayan, eğitimi olmayan bu insanlarla
Türkiye ne üretecek? İnşaatlar bittiğinde ne yapacağız?
Esas mesele burada. Dersane konusu detay.
Türkiye'yi 21. yüzyılda uluslararası rekabette öne
çıkan bir ülke yapmak istiyor muyuz? Kendi refahımızı arttırmak, daha iyi, daha
müreffeh, daha mutlu bir hayat yaşamak istiyor muyuz?
Evet istiyoruz ama bu isteğimize toplum olarak
kavuşma ihtimalimiz nedir?
İçimizden bazı bireyler bu isteklerini
karşılayacaklar; hiç kuşkusuz ama Türkiye haritasına o sarı rengi veren büyük
çoğunluk ne olacak? Hadi onları yoksulluğa ve ucuz iş gücü olmaya mahkum ettik;
peki onların çocukları ne olacak?
Keşke hükümetimizin eğitimi kökünden düzeltmeyi
amaçlayan bir stratejisi bulunsa da dersaneler konusu bu stratejinin bir
parçası olsa.
Keşke Başbakan televizyona çıkıp, çocuklarımızı en
az 20 yıl eğitim sisteminin içinde tutmak istiyoruz dese...
Bugün 5 yaşında olan bir çocuğun Türkiye'de
ortalama eğitimde geçireceği süre ile ilgili beklentisi 16 yıl; Finlandiya'daki
aynı çocuk eğitimde 20 yıl kalacak.
Keşke bunları konuşsak...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder