22 Kasım 2013 Cuma

Bu haritanın rengi değişmedikçe Türkiye 21. yüzyıla zor girer

Boşuna nefes tüketiyoruz. Başbakan da, Fethullah Gülen de, dersane kavgasında hükümeti tutan da cemaati tutan da boşuna nefes tüketiyor.

Şu haritaya dikkatle bakın. Haritadaki sarı renk, ortalama eğitim süresinin 5-8 yıl arasında olduğunu söylüyor. Haritada sadece Ankara ve Eskişehir'de yaşayanların ortalama eğitim süresinin 8 yıldan fazla olduğunu görüyorsunuz. Buna karşılık Urfa ve Ağrı'da da ortalama eğitim süresi 5 yılın bile altında.

Bütün Türkiye'nin ortalamasına baktığımızda sadece6.5 yılı okullarda geçirdiğimizi görüyoruz. 2000 yılında bu ortalama 5.5 yıldı; 10 yıllık Ak Parti iktidarı sadece 1 yıl geliştirebildi bu ortalamayı.

Oysa aynı süre içinde Norveç ortalama 11.5 yıldan 12.6 yıla geldi. Almanya 10.5'dan 
12.2'ye geldi. İsviçre 10.3'ten 11 yıla geldi. Fransa 9.3'ten 10.6'ya yükseldi. İtalya 8.4 yıldan 10.1 yıla çıktı.

Eğitim, Türkiye'yi yönetenlerin en büyük başarısızlığı.

İstediğiniz kadar dersaneniz olsun, hatta isterseniz bütün dersaneler bedava olsun; eğitim okulda yapılan bir şeydir. Okulda eğitimin kalitesi düşükse bunu dersane yoluyla yükseltemezsiniz. Yani paradoksal biçimde, ancak okullarınız iyiyse sınavlarda dersaneler yoluyla bir fark elde edebilirsiniz.

Türkiye'de olan da bu. Dersanelerin müşterisi öğrenciler en kötü okullardan değil; tam tersine lisesinde veya ilk-orta okulda görece iyi eğitim alıp bir üst seviyede daha 'seçkin' bir okula gitme ümidi olanlar dersaneye gidiyor.

Oysa bakın, ülkemizde 25-34 yaş nüfusumuzun, yani çoktan eğitim sisteminin dışına çıkmış olanların yüzde 60'ı ilkokul mezunu. Bu yaş grubundaki insanlar 2040'ların sonuna kadar 'çalışabilir nüfus' olarak kalacaklar. Peki ama bilgisi ve becerisi olmayan, eğitimi olmayan bu insanlarla Türkiye ne üretecek? İnşaatlar bittiğinde ne yapacağız?

Esas mesele burada. Dersane konusu detay.

Türkiye'yi 21. yüzyılda uluslararası rekabette öne çıkan bir ülke yapmak istiyor muyuz? Kendi refahımızı arttırmak, daha iyi, daha müreffeh, daha mutlu bir hayat yaşamak istiyor muyuz?

Evet istiyoruz ama bu isteğimize toplum olarak kavuşma ihtimalimiz nedir?
İçimizden bazı bireyler bu isteklerini karşılayacaklar; hiç kuşkusuz ama Türkiye haritasına o sarı rengi veren büyük çoğunluk ne olacak? Hadi onları yoksulluğa ve ucuz iş gücü olmaya mahkum ettik; peki onların çocukları ne olacak?

Keşke hükümetimizin eğitimi kökünden düzeltmeyi amaçlayan bir stratejisi bulunsa da dersaneler konusu bu stratejinin bir parçası olsa.

Keşke Başbakan televizyona çıkıp, çocuklarımızı en az 20 yıl eğitim sisteminin içinde tutmak istiyoruz dese...

Bugün 5 yaşında olan bir çocuğun Türkiye'de ortalama eğitimde geçireceği süre ile ilgili beklentisi 16 yıl; Finlandiya'daki aynı çocuk eğitimde 20 yıl kalacak.


Keşke bunları konuşsak...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder