9 Nisan 2014 Çarşamba

Bireysellik mi, ne bireyselliği...

Neredeyse bütün Batı kültürü ve Aydınlanma Felsefesi, 'bireysellik' üzerine kuruludur. Geçmişi de çok uzun değil aslında bu anlayışın. 1700'lerden itibaren, bireyin kendi özgür iradesine sahip olduğu ve kendi kararlarını kendisinin verdiğiyle ilgili bir kanı yerleşti, zaman içinde geniş taraftar da buldu ve bir anlamda 'laiklik' buradan doğdu.
Peki sahiden bizler özgür iradeye sahip, kendi kararlarını kendi aklı çerçevesinde kendi veren bireyler miyiz?
Tersini kabul etmek kimse için, hele hele Batı felsefesi içinde büyümüşler için pek kolay değil. Doğuda, özellikle de İslamda Batıdaki bu 300 yıllık gelişmeyi destekler, onu tekrar eder tarzda bir bireysellik anlayışı olmadığını biliyoruz. Daha doğrusu, özellikle İslam toplumlarında bireysellik pek konuşulan, öne çıkarılan bir kavram değil. Belki bir tek Türkiye'de söz düzeyinde bireysellikten ve bireyin öneminden konuşuyoruz ama bunun ne kadar içselleştirildiği, ne kadarının batı etkisiyle hayatımıza girdiği uzun uzun tartışılacak konular.
Dedim ya, Batıda yetişmiş biri için bireyselliğin yalan olduğunu, uydurma olduğunu kabul etmek kolay değil. Ama bu iddia hayli kuvvetli biçimde ortaya atıldı bile.
Ünlü Massachussets Institute of Technology'nin (MIT) yine ünlü 'Media Lab'inden araştırmacılar, çok ama sahiden çok sayıda insanın gündelik davranışlarını, alışveriş alışkanlıklarından tutun da sosyal tutumlarına kadar pek çok şeyini günümüz teknolojisi sayesinde izlemişler.
Araştırmayı yapanlar, 'Nasıl karınca kolonileri veya arı kolonilerinin toplu davtanışlarını izleyebiliyorsak artık insanları da bu biçimde izleyebiliyoruz' diyorlar. Üzücü bir benzetme biçimi ama bilimcinin bakışından bakarsak maalesef doğru.
Her neyse, bu araştırmaya göre, aslında çoğunlukla bireysel davranmıyoruz, tam tersine koyun sürüsü gibi birbirimizi taklit ediyoruz. Buna 'sosyal öğrenme' diyor bilimciler; hepimiz birbirimizden bazı davranışları, tutumları, hatta siyasi tercihleri öğreniyoruz ama ortada bir 'öğretmen' de yok.
Bu sonuçlara bakan araştırmacılar, 'Artık bu bireysellik uydurmasından kurtulmalıyız' diyorlar. Meraklısına The New Scientist'te çıkan makale burada.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder