20 Eylül 2014 Cumartesi

Öğrencinin gözünden okul: Eleştirel düşünmeyi öğrenmek

Bugün Hürriyet'te çıkan yazımı burada da paylaşıyorum.
***

Bu üçüncü yazı, Milli Eğitim Bakanlığı Eğitimi Araştırma Geliştirme Genel Müdürlüğü'nün yaptığı '21. Yüzyıl Öğrenci Profili'araştırmasının sonuçlarını yazmaya devam ediyorum.
Hatırlatayım, bu araştırmaya lise 9, 10 ve 11. sınıf öğrencisi 100 bin kişi davet edildi, bunlardan 25 bini anket formunu cevapladı. Çarşamba günü çıkan yazımda öğrencilerin bir takım hüküm cümlelerine katılıp katılmadıklarına ilişkin sonuçları yayınladım. Dün ise değerler sistemine ilişkin sorulara verdikleri yanıtları.
Anketin son sorusu, bilginin doğasına ilişkin bir soru.
Genel ortalamaya baktığımızda, öğrencilerin yüzde 16'sının 'Bilgi değişmez' dediğini görüyoruz. Yüzde 25.2'si 'Bilgi değişebilir' demiş; yüzde 53.4'ü ise 'Bilgi sorgulanabilir, eleştirilebilir' cevabını işaretlemiş. 'Bilgi tartışmasız kabul edilir' diyenler yüzde 5.4.
Modern eğitimin amaçlarından biri de, şüphe duyan, sorgulayan, kararlarını kendi aklı ve bilgisi ışığında verebilen bireyler yetiştirmek. Bu açıdan baktığımızda lise öğrencilerimizin dörtte üçünün bilginin değişebilir, sorgulanabilir ve en önemlisi eleştirilebilir olduğunu söylemesi bence önemli.
Bu soruya cevap veren lise öğrencilerini cinsiyetlerine göre ayırdığımızda ilginç bir tablo çıkıyor ortaya. Kızların sadece yüzde 13.3'ü 'Bilgi değişmez' derken erkeklerin yüzde 19.1'i bilginin 'değişmez' olduğunu düşünüyor. Kızların sadece yüzde 4.8'i 'Bilgi tartışmasız kabul edilir' seçeneğini işaretlerken bu oran erkeklerde yüzde 6. Kızların yüzde 60.3'ü 'Bilgi sorgulanabilir, eleştirilebilir' derken erkeklerin sadece yüzde 45.7'si bu görüşte. Ve son olarak kızların yüzde 21.6'sı 'Bilgi değişebilir' derken erkeklerin yüzde 29.2'si bu görüşte.
Demek şüpheleyicilik, sorgulayıcılık açısından bakacak olursak kızlarımız daha önde, erkek akranlarına göre.

Annenin eğitiminin çocuğa etkisi


Bu köşede yıllardır çıkan eğitim yazılarını takip edenler biliyor; Türkiye'de eğitim sisteminin kötülüğü ve eşitsizlik yaratması yüzünden fakirliği kuşaktan kuşağa miras bıraktığımızı rakamlarıyla defalarca kanıtlayarak yazdım.
Kukusuz bunun tersi de doğru: Yani, eğitimli bir seçkin sınıfı da, eğitim sisteminin başarısızlığı yüzünden kuşaktan kuşağa miras olarak aktarıyoruz. Anne babası eğitimli çocuklar, daha sorgulayıcı, derslerinde daha başarılı ve daha iyi okullara gitme ihtimali daha yüksek bireyler olarak karşımıza çıkıyor.
Araştırmaya katılan 25 bin lise öğrencisine annelerinin eğitim durumu da sorulmuş. Bence sadece anneyi sormak çok akıllıca ve daha doğru olmuş.
Bakın, ankete katılan öğrencilerin 1635'inin annesi okuryazar değil; 788'i okuryazar; 12 bin 738'i ilkokul mezunu; 2 bin 779'u ortaokul mezunu; 3 bin 695'i lise mezunu; 290'ı önlisans mezunu; 1238'i lisans mezunu; 451'i yüksek lisans mezunu ve 78'i de doktora yapmış anneler.
Sorulara öğrencilerin verdiği cevapları annelerinin eğitim durumuna göre sıraladığımızda birden bire karşımıza hiç de beklenmedik olmayan ama çarpıcı bir durum çıkıyor: Annenin eğitim seviyesi yükseldikçe çocuğun eğitim sistemine ve onun temel önermelerine olan yaklaşımı daha eleştirelleşiyor.
Sırf örnek olsun diye veriyorum. 'Eğitim sistemi öğrencilere değer vermektedir' önermesine 'Hiç katılmadığını' söyleyenlerin oranı annesi doktoralılarda yüzde 37.2'ye, yüksek lisanslılarda yüzde 23.9'a ve lisans mezunlarında da yüzde 24.7'ye çıkıyor. Oysa genel ortalamada bu cümleye hiç katılmadığını söyleyenlerin oranı yüzde 13.6.

Anketin bir büyük hatası...


MEB'e bağlı Eğitimi Araştırma ve Geliştirme Genel Müdürlüğü, anketin örneklemi için ciddi çalşışıyor; TÜİK verileri ışığında bir örneklem belirleniyor ve bütün Türkiye'yi ve her türde liseyi temsil etmek üzere toplam 100 bin lise öğrencisine elektronik ortamdaki ankete katılma çağrısı yapılıyor.
Öğrenciler anketleri okullarındaki bilgisayar/internet labaratuvarlarındaki bilgisayarlarda dolduracaklar. Sonuçta 100 bib öğrenciden 25 bini anketi dolduruyor, bütün soruları cevaplıyor.
Ama bu 25 bin kişinin okul türlerine göre dağılımına baktığımızda bunların yarısının meslek liselerinden geldiğini görüyoruz. Oysa Türkiye'deki lise öğrencileri içinde meslek liselilerin oranı bu kadar yüksek değil.

Yani anket sonuçlarında meslek liseliler lehine ve diğer lise türleri aleyhine bir kırılma/eğrilme var. Oysa anketi yapanlar bu eğrilmeyi fark edip bu durumu düzeltebilirlerdi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder