Bugünkü Hürriyet'te çıkan yazımı burada da paylaşıyorum.
***
***
Bu köşede çıkan son yazıda, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun
anlatımlarıyla çözüm süreci ve Kobani konusundaki Eylül başından Ekim ortasına
kadar yaşanan gelişmelerin bir kronolojisini vermiştim.
Yazımın en sonunda da şöyle bir not düşmüştüm:
"Bunlar Başbakan
açısından son birbuçuk ayın gün gün anlatımı; HDP cephesi de benzer bir takvim
hazırlar, olan biteni kendi açılarından yazarlarsa bu köşe onlara da açık.
Önemli olan gerçeğe ulaşmak."
HDP adına, zaten başbakanın ağzından anlattığım kronolojinin
her aşamasında bulunan Sırrıı Süreyya Önder telefon etti ve 3 Eylülden itibaren
süreci bir de o anlattı.
Burada, özellikle Başbakan Davutoğlu'nun anlatımında iki
kritik nokta vardı. Bunlardan birincisi, 'yol
haritası' adı verilen doküman.
Öcalan'ın mutabakatı
tam değil
Sırrı Süreyya Önder'in anlatımıyla, evet MİT Müsteşarı Hakan
Fidan, 3 Eylülde İmralı'da Abdullah Öcalan'a hükümetin 'yol haritası' adını verdiği bir metni götürmüş, Öcalan da bu metne
mutabakatını bildirmişti.
'Ancak' diyor
Önder, 'Bu metne yol haritası denemez,
Öcalan'ın gözünden yol haritası çok daha farklı bir şey, çok daha kapsamlı bir
şey.'
Sırrı Süreyya Önder,
Pervin Buldan ve İdris Baluken'den oluşan HDP görüşme heyeti, Hakan
Fidan'dan dört gün sonra, 7 Eylülde İmralı'ya gidip Öcalan ile görüşüyor. Bu
görüşmede Öcalan, gelen metne mutabakatını verdiğini belirtmekle birlikte bazı
temel itirazlarını da sıralıyor. Bunların ikisi çok önemli.
Öcalan, 'merdiven
yöntemi'ni, yani ben şunu yapayım ardından sen bunu yap diye
özetlenebilecek yöntemi benimsemiyor. Karşılıklı güven ve bir takvim içinde
yapılması gerekenleri yapılmasını, yapılacakların karşı tarafın hareket etmesi
şartına bağlı olmamasını istiyor. Öcalan'ın ikinci temel itirazı ise kendisinin
araçsallaştırılmasına.
Kamu düzenini sağlama
sözü verildi
Önceki günkü yazıyı okuyanlar hatırlayacak, Başbakan
Önder-Buldan-Baluken'den oluşan heyetin 10 Eylül'de Kandil'e giderek 'yol haritası'nı götürdüğünü
söylüyordu. Heyetle Başbakan Kandil dönüşü uzun bir görüşme yapmıştı ve bu
görüşmede heyet Davutoğlu'nun anlatımıyla Kandil'in yol haritasına tam
mutabakatını dile getirmiş ve ayrıca en geç 15 Ekime kadar Türkiye'de 'kamu düzeni'nin sağlanacağı sözünü
getirmişti.
Sırrı Süreyya Önder, 15 Ekime kadar kamu düzeninin
sağlanacağına Kandil'in söz verdiğini aktardıklarını doğruluyor ama 'yol haritası' konusunda yine aynı
noktaya geliyoruz: 'Verilen belgeye
harita denemez, genel ilkeler var, Kandil de bu ilkeleri kabul ediyor ama yol haritasının
daha ayrıntılı olması gerek.'
Bu gelinen aşamada HDP heyeti, Kandil ve İmralı ile hükümet
arasındaki en önemli ayrım noktası bu 'yol
haritası' tabirinde düğümleniyor.
Yine de bir 'harita'
var
Yine de, bir de hükümet tarafından yazılı hale getirilmese
de bir çeşit daha somut, Öcalan'ın istediğine daha çok benzeyen bir 'yol haritası'nın da bulunduğu
anlaşılıyor.
Buna göre, Öcalan'ın İmralı'da kaldığı yerin değişeceğinin
haberini geçen gün Deniz Zeyrek yazdı zaten. Öcalan'ın bir de 'sekreterya'sı olacak. (Bir masada
oturacak bir kadın sekreter değil!) Bu sekreterya 5 kişiden oluşacak, şimdilik
Sırrı Süreyya Önder, Pervin Buldan ve İdris Baluken'in isimleri belli. Bir
dördüncü isim muhtemelen Hatip Dicle olacak. Beşinci isim de bir kadın olacak ama
henüz kesinleşmedi.
Sekreteryanın yanında çeşitli konularda komisyonlar olacak
ve onlar da çalışacak. Devlet kanadının da bir müzakereci ekibi oluşturduğu,
benzer komisyon yapılanmasına gitmekte olduğu zaman zaman duyuluyor.
Öcalan: Süreç yeni
bir aşamaya geçti
Öte yandan Önder-Buldan-Baluken üçlüsünün daha üç gün önce
Öcalan'la görüştüğü ve görüşme sonrası bugüne kadar görülmemiş uzunlukta bir
duyuru yaptıkları da unutulmamalı. Bu duyurunun bana göre en önemli iki unsuru
şunlardı:
1. Öcalan, 'çözüm
süreci'nin ölmek bitmek bir yana 15 Ekim tarihi itibarıyla yep yeni ve daha
umut verici bir aşamaya geçtiğini ilan ediyor;
2. Yine Öcalan, 6-7
ekimdeki kanlı olayların ve provokasyon olarak nitelediği başta Bingöl'deki
suikast olmak üzere öteki olayların etkin biçimde soruşturulması gerektiğini
söylüyor.
Başbakan, 'Çözüm
süreci zorda ama toparlarız' diyordu, bütün yanlış anlamalara ve kötü
iletişime rağmen toparlandığı anlaşılıyor.
***
Kobani konusunda da çok önemli bilgiler verdi Sırrı Süreyya
Önder ama bugün yerimi tükettim, onları yarın yazacağım.
Özür ve düzeltme
Önceki günkü yazıda askere taş atan milletvekili olarak
Aysel Tuğluk yazacağıma Pervin Buldan yazmışım. Bu vahim yanlışımdan ötürü
okucularımdan, Pervin Buldan ve Aysel Tuğluk'dan özür dilerim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder