Dünkü (22 Ekim) Hürriyet'te çıkan yazımı burada da paylaşıyorum.
***
***
Cumartesi günü Başbakan Ahmet Davutoğlu ile Amasya'ya
gittik; dönüş yolunda da Davutoğlu ile uzun bir sohbet imkanı bulduk.
Bu sohbetle ilgili haberimi önceki gün Hürriyet'te
okudunuzsa, haberin içinde geçen "Başbakanın
anlatımları sık sık 'Aman bunu yazmayın' uyarılarıyla geçtiği için maalesef
elimde bütünlüklü bir söyleşi gibi yazılabilecek materyal yok. O yüzden izlenim
gibi yazıyorum, ancak yazılabilen bölümleri" paragrafı dikkatinizi
çekmiş olmalı.
Başbakan uçakta bize 'yazmayın'
dediği bilgilerden bir bölümünü ertesi gün Dolmabahçe'deki Başbakanlık
binasında yapılan Akil İnsanlar toplantısının basına kapalı bölümünde söyledi.
Bunu, kendisi de bir 'Akil İnsan'
olan Yıldıray Oğur'un pazartesi günü Türkiye gazetesinde çıkan yazısından
anlıyorum.
Bunların artık yazılmış olmasından hareketle ben de
Başbakanın aktardığı ve çözüm süreci, Kobani direnişi ve 6-7 ekimde meydana
gelen, 40'a yakın vatandaşımızın öldüğü olaylar bağlamındaki takvimi bugün
yazmak istiyorum.
Aşağıda yazacağım cümleler kelime kelime başbakanın ağzından
çıktığı haliyle değil benim özetlemelerimdir ama bilgilerin tamamı başbakan
tarafından verilen bilgilerdir. Bazı günlere ilişkin bilgiler ise doğrudan
arşiv bilgisidir:
1 Eylül: Başbakan
hükümet programını okur.
3 Eylül: Hükümet,
çözüm süreci için bir 'yol haritası'
çıkarıyor, bu harita aynı gün Milli İstihbarat Teşkilatı müsteşarı Hakan Fidan tarafından İmralı'da Abdullah Öcalan'a götürülüyor, Öcalan
yol haritasına tam mutabakatını bildiriyor.
7 Eylül: Bir HDP
heyeti İmralı'da Öcalan ile görüşüyor; Öcalan'dan yol haritasına tam mutabakat
verdiğine dair teyit alıyor.
8 Eylül: HDP
heyeti, yani Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan, Öcalan'ın teyidini de
duyurmak için Kandil'e gidiyor.
10 Eylül: Kandil'den
dönen HDP heyeti Başbakan Davutoğlu ile görüşüyor. Sırrı Süreyya Önder ve
Pervin buldan, Kandil'in de yol haritasına onay verdiğini söylüyor. Başbakan
bunun üzerine, 'Biz bunların hepsini
yaparız ama özellikle Diyarbakır ve Batman çevresinde kamu düzenini bozan
şeyler yaşanıyor, bunların da sona ermesi lazım' diyor. Önder ve Buldan, 'Kandil'le konuştuk, her şey değişecek, en
geç 15 Ekime kadar bu olayların hepsi sona erecek' diyor. (Başbakanın 'kamu düzenini bozan olaylar' dediği
şeyler, PKK'lıların haraç almaya, insan tehdit etmeye devam etmesi, örgütün
mahkemeler kurması, cezalar kesmesi vs olaylar dahil her şey.)
14 Eylül: IŞİD
Kobani'ye saldırılarını başlatıyor, kısa sürede kasabanın etrafındaki köyleri
ele geçiriyor, köylerdeki nüfus önce kasaba merkezine sığınıyor.
19 Eylül:
Kobani'den kaçanlar Türkiye sınırına dayanıyor, içeri girmek istiyor. Hükümetin
içeri girişlere izin vermesi saatler sürüyor, sınırda birikenler 25 bin kişiye
çıkıyor. Sonunda sınır açılıyor, mülteciler gelmeye başlıyor.
20-21 Eylül:
Kobani'den Türkiye'ye kaçanların sayısının 130 bini geçtiği açıklanıyor. Aynı
gün gerek HDP ve gerekse Kandil'den 'Kobani düşerse çözüm süreci biter'
açıklamaları geliyor. Hükümet tarafından da çözüm süreciyle Kobani'de
yaşananların birbiriyle ilgisiz şeyler olduğuna dair açıklamalar başlıyor.
22 Eylül:
Öcalan'ın avukatı Mazlum Dinç İmralı'ya gidiyor, çıkışta Öcalan'ın 'Devlet bizi oyalıyor, bir an önce
müzakereye geçilmeli' dediğini duyuruyor. Aynı gün Kandil'den açıklama yapan Murat
Karayılan, 'Çözüm süreci bitti'
diyor.
23 Eylül:
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, HDP'li Önder ve Buldan'ı kabul ediyor,
süreçteki son durum konuşuluyor, HDP'liler yeniden İmralı'ya gitmek istiyor.
26 Eylül: HDP'nin
görüşmeci heyeti sürecin geleceğine ilişkin yeni bir açıklama yapıyor: “Türkiye’nin Rojava politikası ve çözüm
sürecine yansımaları, sekreterya ve izleme heyeti başta olmak üzere müzakere
mekanizmalarının kurulması, yol haritasının taraflar arasında ortaklaşması, son
haftalarda kitlesel demokratik gösterilere yönelik güvenlik güçleri tarafından
yapılan orantısız müdahaleler ve asayiş uygulamalarının ortaya çıkardığı
sorunlar.”
1 Ekim: Başbakan
Davutoğlu, HDP eşbaşkanı Selahattin Demirtaş'ı ilk kez başbakanlıkta kabul
ediyor. Görüşme çıkışı Demirtaş, "IŞİD'in
bölgeden atılması için yapılması gerekenler konuşuldu. Başbakan'ın bu konudaki
tutumu olumludur. Kobanililer'e sınırların açılması konusunda Başbakan'a
teşekkürlerimizi ilettik. Kısa süre içinde sınırların açılması önemlidir. Daha
fazla diyalog içinde olunması gerektiğini ifade ettik. Tezkere konusunda
eleştirilerimizi ilettik" diyor. Başbakanın bize uçakta verdiği
bilgiye göre Demirtaş bu görüşmede sürecin devamına ilişkin ve kamu düzeninin
bozulmayacağına dair sözler de veriyor.
6 Ekim: Kobani
için Kürtler sokağa dökülüyor, Türkiye yangın yerine dönüyor, 40'a yakın
vatandaşımızın öldüğü olaylar başlıyor.
Türkiye Kobani için ne yaptı?
Yine Başbakan'ın uçakta anlattığı ama 'Yazmayın' dediği
bilgilerin bir kısmını Yıldıray Oğur, akil insanlar toplantısında anlatıldığı
haliyle yazdı. Bu bilgiler Türkiye'nin Kobani'de yaşanan savaşta yardımcı olup
olmadığına ilişkindi.
PYD başkanı Salih Müslim'e, Suriye muhalefetiyle işbirliğine
gitmesi ve Esad rejimiyle bağını kopartması halinde her türlü yardımın
yapılacağı söyleniyor.
PYD'den Özgür Suriye Ordusu'nun Kobani'ye gelmesine izin
vermesi isteniyor, hayır cevabı alınıyor. Peşmergenin gelmesi için Türkiye
yardım edeceğini söylüyor, 'Hayır' cevabı veriliyor. Türk ordusunun girmesini
zaten istemiyorlar. Bu durumda askeri seçenek kalmıyor.
Ancak Amerika'nın bastırmasıyla ve Türkiye'nin işbirliğiyle
peşmergenin Kobani'ye geçişine PYD sonunda izin verdi, yine Kobani'ye anti-tank
silahları ulaştırıldı.
Bu arada Türkiye'ye geçmiş olan PYD'lilerden pek azının Kobani'ye
dönmek istediği bilgisi de başbakan tarafından söylendi.
***
Bunlar Başbakan açısından son birbuçuk ayın gün gün
anlatımı; HDP cephesi de benzer bir takvim hazırlar, olan biteni kendi
açılarından yazarlarsa bu köşe onlara da açık. Önemli olan gerçeğe ulaşmak.
Belki de bir başka askeri seçenek daha vardı ama uygulanmadı.
YanıtlaSilhttp://serbestiyet.com/yangini-sondurmek-icin-kuyuyu-patlat/