Bugünkü Hürriyet'te çıkan yazımı blogumda da paylaşıyorum.
***
Böceklerin menzili 50-300 metre
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Başbakanlığı
döneminde, 2011 yılının Aralık ayında kullandığı çalışma odalarından ikisinde
dinleme cihazı bulunmasıyla ilgili olarak açılan davanın iddianamesini okumaya
devam ediyoruz.
Önceki gün çıkan yazımda soruşturmanın bir kronolojisini
vermiştim. Burada dikkati çeken en önemli şey, dinleme cihazları Aralık 2011'de
bulunduğu halde adli soruşturmaların bundan bir yıl sonra, Aralık 2012'de
başlatılmasıydı. Bu vakit kaybı, pek çok doğrudan delilin artık ulaşılamaz hale
gelmesine sebep olmuş olabilir.
Dünkü yazımda ise savcılığın kullandığı yöntemi anlatmaya
çalıştım. Savcılık önce cihazların ne zaman o odalara yerleştirilmiş
olabileceğini saptamış, sonra da o zaman aralığında söz konusu odalara giren
kişilerin telefon kayıtlarını incelemiş ve böceklerin 24-25 Kasım 2011
tarihlerinde Başbakanlık Koruma Dairesi'nden Serhat Demir ve İstihbarat Daire Başkanlığı'ndan Sedat Zavar, Enes Çiğci ve İlker Usta isimli polis memurları
tarafından yerleştirildiğine kanaat getirmişti.
Bugün öncelikle bu dinleme cihazlarının özelliklerine bakmak
istiyorum; çünkü bence bu cihazlar soruşturmanın da davanın da çok önemli
unsurları.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2014/2222 numaralı
iddianamesinde Başbakanın Keçiören'deki evinde dinleme cihazının bulunması
şöyle anlatılıyor: '... 28 Aralık 2011
tarihinde Keçiören'de Başbakan tarafından kullanılan çalışma ofisinin teknik
araması sırasında;
Spektrum Analizör
cihazı ile yürütülen RF frekans taraması esnasında, 416 MHz civarında bir
telsiz verici yayını ile karşılaşıldığı, söz konusu frekans üzerinde yapılan
detaylı incelemede yayının dış ortamdan yapılmadığının belirlendiği, (....)
yürütülen çalışma sonucunda telsiz sinyalinin kaynağının Başbakan tarafından
kullanılan masanın sağ tarafındaki "FAR MARKA 6 GİRİŞLİ ÇOKLU PRİZ"
olduğunun belirlendiği,
Spektrum analizör
cihazının ekranında, çoklu prizin elektriğinin kesildiğinde sinyal yayınının
sonlandığı, tekrar elektrik verildiğinde ise telsiz yayınının tekrar ortaya
çıktığının gözlendiği, anılan masanın sağ tarafında kriptolu telefon da dahil
olmak üzere toplam 4 adet telefonun bulunduğu,
Daha sonraki aşamada,
çoklu priz açılmadan X-RAY cihazı ile görüntülendiği ve priz içerisinde
normalin dışında özel bir yapının varlığını andıran bir görüntü ile
karşılaşıldığı, bilahare çoklu prizin kapağı açıldığında diğer çoklu prizlerden
farklı olarak kenarlarında boşluk bulunmadığı, boşlukların priz ile aynı renkte
özel olarak tasarlandığı (kalıbının çıkarıldığı) değerlendirilen bir malzeme
ile fark edilmeyecek şekilde kapatıldığının gözlendiği, priz içerisinde bulunan
kalıp malzemesinin kırılması neticesinde elektrik şebekesinden beslenen telsiz
vericiye ulaşıldığı...'
Görüldüğü gibi Keçiören'de bulunan dinleme cihazı arama
sırasında aktifti, yani yayın yapmaya devam ediyordu. Aynı ekip ertesi gün
Çankaya'daki Başbakanlık Konutu'nda benzer bir başka dinleme cihazı buldu ama
bu sefer cihaz aktif değildi.
Daha sonra yapılan bilirkişi incelemesinde cihazların
uzaktan kontrol edilerek açılıp kapatılabildiği ortaya çıktı.
Peki cihazların menzili neydi? Bilirkişilere göre cihazın
yaydığı sinyal kapalı alanda maksimum 50 metreye, açık alanda ise 300 metreye
kadar ulaşabilirdi. Keçiören'de bulunan cihaz cama yakındı, yani açık alanları
görüyordu. Çankaya'daki konutta bulunan cihaz ise bu kadar avantajlı konumda
değildi.
Burada bir açıklama yapmam gerek: Dinleme cihazları
aktifken, mikrofonundan duyduğu bütün sesleri 416 MHz frekansından şifreli
biçimde yayınlıyor. Bu yayını alabilecek mesafede duran bir başka cihaz ise
yapılan yayını alıp kaydediyor. Savcıya göre Keçiören'deki evi kaydeden cihaz
büyük olasılıkla civardaki Adalet Bakanlığı'na ait bir tesisteydi.
Arama günü ilginç telefon trafiği...
Milli İstihbarat Teşkilatı Bilim-Teknoloji ve Teknik
Uygulamar (BTU) Başkanlığı'ndan 5 kişilik ekip, 28 Aralık 2011 günü Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan'ın Ankara Keçiören Subayevleri Sitesindeki evine gitmek
üzere Yenimahalle'deki MİT kampusünden ayrıldığında saat 12.30'du.
MİT ekibi Yenimahalle'deki kampusün kapısından çıkmazdan iki
dakika önce bir MİT görevlisi olan Orhan
Şengül telefonla Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı'ndan ve savcı
tarafından Başbakanın çalışma odasına böcek yerleştiren polislerden biri
olmakla suçlanan Sedat Zavar'ı telefonla arıyor. Zavar MİT'çi Şengül'le
telefonu kapatır kapatmaz Emniyet İstihbarat Dairesi'nden Ali Özdoğan'ı arıyor.
Hatırlayın, savcı Ali Özdoğan'ı
böcek yerleştirmede 'Örgütlenmeyi yapan ve diğer şüphelileri ayarlayan' olarak
suçluyor.
Mehmet Yüksel'in durumu
Savcının Başbakanın çalışma odalarına konan böceklerle
ilgili hakkında dava açtığı kişilerden biri de, dönemin Başbakanlık Koruma
Daire Başkanı Mehmet Yüksel.
Yüksel, evet böceklerin yerleştirildiği iddia edilen ve
bulunduğu tarihlerde Başbakanın her türlü güvenliğinin bir numaralı sorumlusu.
Zaten bir ifadesinde böceklerin kendi personeli tarafından değil de MİT
tarafından bulunmasından utandığını anlıyoruz.
Yalnız Yüksel böcekler bulunduktan sonra görevden alınmıyor.
Hatta böceklerin bulunmasından tam bir yıl sonra, 'Burada böcek bulundu' diye
bir rapor yazıp imzalıyor, o raporun üstüne de Başbakanlık Teftiş Kurulu
soruşturmasına başlıyor.
Mehmet Yüksel taa neden sonra görevden alınıyor ve kızak
görev olarak bilinen 'Teftiş Kurulu Başkanlığı'na tayin ediliyor.
*
İddianameyi yazmaya yarın da devam edeceğim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder