Bugünkü Hürriyet'te çıkan yazımı bazı ilave web linkleriyle birlikte burada da sunuyorum.
***
***
Türkiye'de 2012 yılı sonu itibarıyla 57 bin 59 megawattlık
elektrik üretim kurulu gücü vardı.
Bu gücün 35 bin 27'si termik santrallarda, 19 bin 609'u
hidroelektrik santrallarında, 162.2'si jeotermal kaynaklarda ve 2260'ı da
rüzgar santrallarında kuruluydu.
Ülkemizdeki kömür madenlerinde aşırı üretim zorlaması olması
ve bu sebeple işçilerin hayatlarının, sağlıklarının hiçe sayılması boşuna
değil. Biz elektriğimizin yüzde 70'e yakınını termik santrallardan elde
ediyoruz. Bunların önemli bölümü kömürle çalışıyor.
Bizim bütün kurulu gücümüz 2012 sonu itibarıyla 57 bin
megawatt, buna karşılık Almanya'nın sadece güneş enerjisi elde ettiği
foto-voltaik panellerdeki kurulu gücü 2014 yaz aylarında 39 bin megawatt idi.
Aynı Almanya'nın rüzgar enerjisi konusundaki kurulu gücü ise 29 bin megawatt.
Oysa rüzgardan elektrik elde etme konusu görece yeni bir
konu. Almanya bu işe bizden önce başlamış değil; teknoloji her iki ülke için de
aynı zamanda ve aynı fiyata vardı. Güneş enerjisi de aynı şekilde; Almanya önde
gözüküyor ama istese Türkiye de aynı dönemde aynı yatırımları yapabilirdi.
Biz onun yerine ithal ettiğimiz doğazgazı yakıp suyu
ısıtacak, o suyun buharıyla da elektrik üretecek 'çevreci' termik santrallar
kurduk. O doğalgaz santrallarına özel sektör kendi sermayesiyle yatırım yapsın
diye uzun süreli elektrik alım garantileri verdik.
Aynı alım garantisini güneş ve rüzgar için verseydik, bugün
bizim kurulu gücümüz de Almanya seviyesinde olabilirdi; enerji ithalatından
kaynaklanan cari açığımız da düşerdi; hatta belki Almanya ve Danimarka gibi elektrikte
enerji ihracatçısı bile olabilirdik.
Hala daha da olabiliriz; fırsat kaçmış değil.
Ama maalesef kafamız orada değil.
Almanya ve İngiltere'de kırılan güneş enerjisi rekoru
Geçen yazın başında, tam olarak 9 Haziran 2014 pazartesi
günü öğlen saatlerinde Almanya'da güneşten elektrik üreten fotovoltaik
panellerden tam 23.1 gigawatt/saat elektrik üretti Almanya. Bu bir dünya
rekoruydu ve o saatte Almanya'nın elektrik talebinin yarıdan fazlası güneş
enerjisiyle karşılandı.
Yine geçen yaz İngiltere'de, 21 Haziran günü gün boyu,
güneşten elde edilen elektrik bütün ülke ihtiyacının yüzde 8'ini karşıladı.
Bu rekorların hepsini Türkiye de kırabilirdi; yakın
çevresine fotovoltaik panel teknolojisi ihracatı yapabilirdi.
Türkiye hala daha fırsatı kaçırmış da değil.
Nükleer var, rüzgara güneşe yok mu?
Hani, 'Türkiye nükleer santral yaptırtıyor' deniyor ya, bu
cümleyi dikkatli kullanmak gerek.
Nükleer santralı bir Rus şirketi inşa ediyor. Sonra da onlar
işletecekler ve santral hep onlara ait olacak. Biz ise burada üretilen
elektriği satın alacağız sadece.
Nükleer santral için özel bir yasa çıktı; bu yasa sayesinde
rüzgar ve güneş enerjisi santralları için de elektrik alım garantisi, yani
teşvik verilmeye başlandı. Sektör bu teşvik miktarını düşük bulsa da, yine de
yeni kuracağı santrallar için bu sayede finansman bulabilir hale geldi.
Geldi ama ne fayda, yüzlerce lisans başvurusu Enerji
Piyasası Denetleme Kurumu'nda (EPDK) bekliyor.
Neden bekliyor dersiniz? Evet, belki bazılarının evrakı
eksik, bazıları finansmanı tam bulamadı ama büyük çoğunluğun her bakımdan hazır
olduğunu biliyoruz. EPDK bunlardan 27'sine lisans verecek; çünkü Türkiye'nin
enerji nakil hatları henüz bu yeni yaratılacak kapasiteye uygun değil.
Nükleer santral için enerji nakil hatları hemen hazır
edilecek belli ki ama rüzgardan veya güneşten enerji üretmek istediğinizde,
'Senin üreteceğin yerde bizim nakil hattımız yok' deniyor, parası hazır yatırımlar
bekletiliyor.
Bu arada madenlerden üst üste ölüm haberleri gelmeye devam
ediyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder