14 Kasım 2014 Cuma

Senin büyük büyük deden bir yıldızdı yavrucuğum...

Bugünkü Hürriyet'te çıkan yazımı burada da paylaşıyorum.
***

Hepimizinki öyleydi. Bundan 5-5.5 milyar yıl önce, evrende dev bir yıldız yakıtını tüketip patlamış olmalı.
Bu patlamanın kalıntıları bugün bizim güneş sistemimizi oluşturuyor. Güneş sistemimizin 4.5-5 milyar yaşında olduğunu hesaplıyor fizikçiler.
İşte, Avrupa Uzay Ajansı ESA'nın uzay aracı Rosetta'dan çıkan 'Philae' adlı bir çamaşır makinesi büyüklüğündeki araç, eğer 67P adlı kuyruklu yıldızın gövdesine sıkı sıkıya tutunmayı başarırsa, taa 4.5-5 milyar yıl önceden kalma bir kalıntıyı inceleyecek.
Peki ne arayacak? Madde madde gidelim:
1. Okyanuslarımızı kuyruklu yıldızlara mı borçluyuz?: Kuyruklu yıldızların ciddi miktarda su buzu taşıdığını biliyoruz. Yaygın teori, dünyamıza suyun, gezegenimize çarpan kuyruklu yıldızlar tarafından getirildiği yönünde. Tarihte ilk kez bir kuyruklu yıldızın üstüne inip onu incelemeye başladık; bu teorinin geçerliğini de öğrenmeye çalışacağız.
2. Güneş sistemimizin kökeni ne?: Az önce de söyledim, kuyruklu yıldızlar güneş sistemimizin oluşumundan kalma kalıntılar. (Aynı şey asteroid kuşağı için de geçerli, elbette gezegenler ve güneş için de.) 67P üzerinde yapılacak inceleme bize güneş sistemimizin uzak tarihi ve daha da önemlisi kökeni hakkında bilgi verebilir.
3. Acaba hayat dünyada mı başladı, uzaydan mı geldi?: Hemen yanlış anlamayın, uzaylılar getirdi denmiyor. Ama kuyruklu yıldızların ve bazı meteorların kimi temel organik materyali, mesela bazı aminoasitleri içerdiği ve dünyaya da taşıdığı biliniyor. Şimdi ilk kez bir kuyruklu yıldızın üzerinde ve çevresinde yapılacak araştırmayla, organik hayatın temel bazı yapıtaşlarının bu yolla dünyamıza gelip gelmediğini de belki öğreneceğiz.
Peki ama bu üç basit şey için 1.5 milyar dolardan fazla para harcamaya değer miydi?
Aslında üç basit şeyden söz etmiyoruz ve göreceksiniz, Rosetta projesi bu parayı çoktan geri ödedi bile.


Keşke devletlerin harcadığı her kuruş böyle harcansa...



Biliyorsunuz bizim devletimiz merkezi Cenevre'de olan Avrupa Nükleer Araştırmalar Konseyi CERN'e yılda 60 milyon İsviçre frangı vermeye kıyamadı, bu para çok geldi, o yüzden kuruma tam üye olmak dururken 'asosiye üye' olmakla yetindik.
Bu karar, bırakın bilimsel tarafını aslında mali olarak da tamamen yanlış bir karardı.
Rosetta'nın hikayesini okuyunca bana hak vereceksiniz:
Uzayın derinliklerinde, bizden an itibariyle 500 milyon (evet MİLYON) kilometre uzakta, uzay ölçeğinde çok ama çok küçük bir taş parçasını önce dünyadan fırlatılan bir araçla yakalamak, sonra o taş parçasının etrafında son derece karmaşık manevralar yapmak ve nihayetinde de o taş parçasının üzerine araç indirmek çok ciddi tasarım ve teknoloji gerektiren şeyler.
Rosetta'nın fikirleri 20 yıl önce oluşmaya başladığında bu teknoloji yoktu. Rosetta'nın yapımı, pek çoğunu bugün gündelik hayatımızda kullandığımız onlarca teknolojinin ortaya çıkmasına yardımcı oldu.
Projenin toplam maliyetinin 1.5 milyar doları biraz aştığı söyleniyor; bu paranın 20 yılda harcandığını unutmayın. Ve çok sayıda şirket ve üniversite bu projede rol aldı, binlerce yeni istihdam doğdu.
Böyle baktığınızda Rosetta toplumun parasından harcadığı 1.5 milyar doları fazlasıyla topluma geri ödedi bile.
Eğer Türkiye CERN'in tam üyesi olsaydı, CERN'in açtığı ihalelere Türk şirketleri de girebilecekti ve bu sayede bir yandan ülkemizde yüksek teknoloji gelişecek bir yandan da yeni yeni istihdam alanları açılacaktı. CERN'e verdiğimizden kat be kat fazlasını bu toplum geri alacaktı.
Keşke devletler paralarını hep bu verimlilikte harcasalar.


Bazı rakamlar



- Kuyruklu yıldız 67P'nin en geniş yeri 3.5 kilometre, en uzun yeri ise 4 kilometre.
- Kuyruklu yıldızın üzerinde Philae'den gönderilen radyo sinyalleri ışık hızıyla yol aldığı halde dünyaya neredeyse yarım saatte ulaşıyor. Güneşin ışığının bize 8 ışık dakikası yoldan geldiğini düşünecek olursak, kuyruklu yıldız şu an dünyadan 29 ışık dakikası, yani güneşle aramızdaki mesafenin üç katından fazla uzakta.
- Kuyruklu yıldızın yönrüngesi bize doğru. Yani önümüzdeki aylarda onu hem çıplak gözle görebileceğiz hem de onunla haberleşmek daha kolay olacak. Kim bilir, belki Philae bir de 'Dünya selfiesi' çeker gönderir bize!
- Philae için kuyruklu yıldızın üzerinde 1 kilometre karelik bir iniş alanı saptandı ve araç oraya indi. Ama iniş başlamazdan önce ESA'daki bilimciler başarılı iniş ihtimalini yüzde 75'den az görüyordu.
- Philae iniş sırasında ciddi arıza yaşadı, kuyruklu yıldıza da tam olarak tutunamadı ama yine de dün ilk fotoğrafını gönderdi. Yani çalışıyor.
- Philae kuyruklu yıldızın üzerinde 10 yıl kalmak üzere tasarlandı ama verimli olarak Aralık 2015'e dek çalışacak. Eğer hala pillerinde enerji varsa bu süreyi birkaç ay daha uzatmayı düşünüyor ESA.

- Rosetta, kuyruklu yıldızı yakalayana kadar bir kez Mars üç kez de dünyanın çekim gücünden yararlanarak sıçrama yaptı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder