31 Ocak 2015 Cumartesi

Türkiye'den bir 'SYRİZA' çıkar mı, HDP barajı geçer mi?

Bugünkü Hürriyet'te çıkan yazımı burada da aktarıyorum:
*
Türkiye'de siyaseti sağ-sol yatay ekseninde bir mücadele olarak okumak insanı çok yanlış sonuçlara götürür.
Birkaç sebeple bu böyle.
Birincisi, Türkiye'de siyasetin dikey eksenleri de var. Mesela Kürt meselesi, mesela Alevi meselesi bu dikey eksenleri oluşturuyor; yani bu eksenler toplumu dikey olarak bölmeye devam ediyor, edecek de.
İkincisi, yatay ekseni sağ ve sol (tabii bir de ortası var, komik biçimde) olarak değil 'Türkçülük'-'İslamcılık' diye bölmenin daha doğru olduğunu düşünüyorum; bunu daha önce defalarca yazdım.
Peki Türkiye'de siyaseti okumaya çalışırken Marksist sınıf analizlerinin hiç mi faydası yok? Var elbette ama bir yere kadar geçerli bu analizler; geçerliğini yitirdiği noktada 'Bunlarda da sınıf bilinci yok mirim' diyoruz hep!
Benim 'Türkçülük' ve 'İslamcılık' adını kullandığım temel siyasi bölünmemiz esas olarak kültürel kimliklere dayalı bir bölünme. O yüzden de ülkemizde siyaset esas olarak kimlik tabanlı yapılıyor; insanlar ekonomik durumları ne olursa olsun, sonunda dönüp kendi kimliklerine benzeyen kimliğin partisine oy veriyor.
Benim analizimde 'Türkçü' kimliğin ana partisi olan CHP zaman zaman kendisini 'sol' olarak tanımlıyor. Kendisini CHP'nin de solunda tanımlayan çok sayıda parti ve hareket de var ülkemizde. Ancak 'CHP'nin solu' dediğimiz bölgede yer alan partiler ve hareketlerin yerel seçimlerde aldığı oy toplamı son derece düşük, hatta marjinal.
Tam da bu sebeple Türkiye'den 'Radikal sol ittifak' anlamında SYRİZA gibi bir hareketin çıkması çok da mümkün gözükmüyor; en azından bu seçimde öyle bir şey olmayacak, bir sonraki seçim ise 2019'da!
Bu dediğimi en romantik ve hayalciler bile görebildiği için zaten aslında siyasetini dikey Kürt ekseninde yapan HDP'nin Yunanistan'da iktidara gelen SYRİZA'nın Türkiye'deki karşılığı olduğunu söyleyenler çıkmaya başladı.
Acaba HDP, varoluşunu borçlu olduğu dikey eksendeki 'Kürtçü' pozisyonunun konforundan ayrılıp yatay eksenin olmayan 'sol' ucuna geçebilir mi?
Daha HDP kurulurken Abdullah Öcalan'ın kurduğu hayalin bu olduğunu biliyoruz. Buna 'Türkiye'nin partisi olmak' deniyor, HDP bir dizi ittifaktan oluşuyormuş gibi 'HDP bileşenleri' deniyor.
Türkiye'den en azından kısa dönemde bir SYRİZA çıkmayacağı belli ama acaba bu SYRİZA rüzgarıyla HDP seçimde yüzde 10 barajını aşmasına yardımcı olacak oy toplayabilir mi? Aslında sorumuz bu.
Seçimler yapılmadan kimse kimsenin kaç oy alacağını bilemez ama yine de görünen köy kılavuz istemiyor: HDP'nin barajı geçmesi bir hayli zor ve eğer geçerse Türkiye'de sahiden çok şey değişir; ama geçemezse Türkler ve Kürtler hep birlikte çok şey kaybedebilirler.


5 milyon oy almak kolay mı?



Hesap kabaca şöyle: Türkiye'de 52 milyondan fazla seçmen var (yurt dışını da katınca toplam 55 milyon ediyor).
Seçime katılımın 45-47 milyon civarında olacağı varsayımıyla barajı geçmek için gereken oy miktarı da 4.5-4.7 milyon aralığında bir yerde beliriyor.
Peki HDP kaç oy alıyor?
2011 seçimindeki bağımsız adayların aldığı oy 2.5 milyonu biraz aşıyor. 2014 yerel seçiminde bu hareketin iki ayrı partisi vardı, BDP ve HDP, ikisinin toplamı 2.9 milyon kadar. Cumhurbaşkanlığı seçiminde bu hareketin adayı Selahattin Demirtaş'ın aldığı oy 3.9 milyonu aştı.
Aslında bu artış trendi aynen devam edecekse HDP genel seçimde 4.5 milyon oy bandını aşabilir.
Bu konuda karar vermek için HDP'nin daha zamanı var. Siyaset hayaller olmadan yapılamaz ama gerçeklere de dayanmak gerekir.


CHP seçimde ne diyecek?



Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun son iki hafta içinde açıkladığı türlü çeşitli paketlere bakınca Ak Parti'nin seçimde somut projeler anlatacağı anlaşılıyor. Peki CHP ne diyecek?
Kimlik siyaseti mi yapacak, yoksa onlar da kimlik siyasetini aşmak için somut öneriler getirmeye, vatandaşa daha iyi bir hayat vaad etmeye başlayacaklar?
CHP de Ak Parti de yeterince uzun zamandan beri kimlik siyaseti yaparak kendi kitlelerini keskinleştirdiler ama bu keskinleşme bir kemikleşmeye de neden oldu; Ak Parti'nin kaptığı büyük parçadan kırıntı koparmak zorlaşmaya başladı.

Bunu aşmanın yolu, kimlik vurgusunu azaltıp herkese daha iyi hayat vaat etmek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder