Bugünkü Hürriyet'te çıkan yazımı burada da aktarıyorum:
*
Türkiye'de siyaseti sağ-sol yatay ekseninde bir mücadele
olarak okumak insanı çok yanlış sonuçlara götürür.
Birkaç sebeple bu böyle.
Birincisi, Türkiye'de siyasetin dikey eksenleri de var.
Mesela Kürt meselesi, mesela Alevi meselesi bu dikey eksenleri oluşturuyor;
yani bu eksenler toplumu dikey olarak bölmeye devam ediyor, edecek de.
İkincisi, yatay ekseni sağ ve sol (tabii bir de ortası var,
komik biçimde) olarak değil 'Türkçülük'-'İslamcılık'
diye bölmenin daha doğru olduğunu düşünüyorum; bunu daha önce defalarca yazdım.
Peki Türkiye'de siyaseti okumaya çalışırken Marksist sınıf
analizlerinin hiç mi faydası yok? Var elbette ama bir yere kadar geçerli bu
analizler; geçerliğini yitirdiği noktada 'Bunlarda
da sınıf bilinci yok mirim' diyoruz hep!
Benim 'Türkçülük'
ve 'İslamcılık' adını kullandığım
temel siyasi bölünmemiz esas olarak kültürel kimliklere dayalı bir bölünme. O
yüzden de ülkemizde siyaset esas olarak kimlik tabanlı yapılıyor; insanlar
ekonomik durumları ne olursa olsun, sonunda dönüp kendi kimliklerine benzeyen
kimliğin partisine oy veriyor.
Benim analizimde 'Türkçü'
kimliğin ana partisi olan CHP zaman zaman kendisini 'sol' olarak tanımlıyor. Kendisini CHP'nin de solunda tanımlayan
çok sayıda parti ve hareket de var ülkemizde. Ancak 'CHP'nin solu' dediğimiz bölgede yer alan partiler ve hareketlerin
yerel seçimlerde aldığı oy toplamı son derece düşük, hatta marjinal.
Tam da bu sebeple Türkiye'den 'Radikal sol ittifak' anlamında SYRİZA gibi bir hareketin çıkması
çok da mümkün gözükmüyor; en azından bu seçimde öyle bir şey olmayacak, bir
sonraki seçim ise 2019'da!
Bu dediğimi en romantik ve hayalciler bile görebildiği için
zaten aslında siyasetini dikey Kürt ekseninde yapan HDP'nin Yunanistan'da
iktidara gelen SYRİZA'nın Türkiye'deki karşılığı olduğunu söyleyenler çıkmaya
başladı.
Acaba HDP, varoluşunu borçlu olduğu dikey eksendeki 'Kürtçü' pozisyonunun konforundan
ayrılıp yatay eksenin olmayan 'sol'
ucuna geçebilir mi?
Daha HDP kurulurken Abdullah Öcalan'ın kurduğu hayalin bu
olduğunu biliyoruz. Buna 'Türkiye'nin
partisi olmak' deniyor, HDP bir dizi ittifaktan oluşuyormuş gibi 'HDP bileşenleri' deniyor.
Türkiye'den en azından kısa dönemde bir SYRİZA çıkmayacağı
belli ama acaba bu SYRİZA rüzgarıyla HDP seçimde yüzde 10 barajını aşmasına
yardımcı olacak oy toplayabilir mi? Aslında sorumuz bu.
Seçimler yapılmadan kimse kimsenin kaç oy alacağını bilemez
ama yine de görünen köy kılavuz istemiyor: HDP'nin barajı geçmesi bir hayli zor
ve eğer geçerse Türkiye'de sahiden çok şey değişir; ama geçemezse Türkler ve
Kürtler hep birlikte çok şey kaybedebilirler.
5 milyon oy almak kolay mı?
Hesap kabaca şöyle: Türkiye'de 52 milyondan fazla seçmen var
(yurt dışını da katınca toplam 55 milyon ediyor).
Seçime katılımın 45-47 milyon civarında olacağı varsayımıyla
barajı geçmek için gereken oy miktarı da 4.5-4.7 milyon aralığında bir yerde
beliriyor.
Peki HDP kaç oy alıyor?
2011 seçimindeki bağımsız adayların aldığı oy 2.5 milyonu
biraz aşıyor. 2014 yerel seçiminde bu hareketin iki ayrı partisi vardı, BDP ve
HDP, ikisinin toplamı 2.9 milyon kadar. Cumhurbaşkanlığı seçiminde bu hareketin
adayı Selahattin Demirtaş'ın aldığı oy 3.9 milyonu aştı.
Aslında bu artış trendi aynen devam edecekse HDP genel
seçimde 4.5 milyon oy bandını aşabilir.
Bu konuda karar vermek için HDP'nin daha zamanı var. Siyaset
hayaller olmadan yapılamaz ama gerçeklere de dayanmak gerekir.
CHP seçimde ne diyecek?
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun son iki hafta içinde açıkladığı
türlü çeşitli paketlere bakınca Ak Parti'nin seçimde somut projeler anlatacağı
anlaşılıyor. Peki CHP ne diyecek?
Kimlik siyaseti mi yapacak, yoksa onlar da kimlik siyasetini
aşmak için somut öneriler getirmeye, vatandaşa daha iyi bir hayat vaad etmeye
başlayacaklar?
CHP de Ak Parti de yeterince uzun zamandan beri kimlik
siyaseti yaparak kendi kitlelerini keskinleştirdiler ama bu keskinleşme bir
kemikleşmeye de neden oldu; Ak Parti'nin kaptığı büyük parçadan kırıntı koparmak
zorlaşmaya başladı.
Bunu aşmanın yolu, kimlik vurgusunu azaltıp herkese daha iyi
hayat vaat etmek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder