Atmosferimizin yüzde 78'i azot. Yani her nefes aldığımızda
ciğerimize dolan havanın dörtte üçü oksijen değil azot.
Bu manada azot bizim sağlığımız için zararlı bir gaz değil;
vücudumuz onunla birlikte yaşıyor zaten.
Ama aynı azot, çok yüksek sıcaklıklarda, yani 1600-1700
derecelerde okside oluyor. Yani azot atomu yanına bir veya iki oksijen atomunu alıyor, azot-oksit veya azot-dioksit oluyor. İşte bu okside olmuş azot insan
sağlığı için çok zararlı. En büyük zararı akciğerlerimize. Onun yüzünden her
yıl onbinlerce insan ölüyor.
Azotun oksitlenmesinin iki yolu var. Biri doğal yol.
Bulutlardaki elektrik yükü yıldırıma dönüştüğünde, inanılmaz yüksek sıcaklıklar
oluşuyor ve o da azot oksitleri ortaya çıkarıyor.
Bir de doğal olmayan yol var; o da içten yanmalı motorlar.
Termik santrallardan sokakta dolaşan otomobillerimize kadar gündelik
hayatımızda kullanılan pek çok şey azot-oksit üretiyor.
Azot oksitler, 'smog'
adı da verilen özel hava kirliliği türünün en büyük sebebi. Ve insan ölümünden
asit yağmuruna dek pek çok fenalığın kaynağı.
Amerika'da Los Angales kenti 'smog'dan en fazla çeken kentlerin başında geliyor. Bu yüzden olsa
gerek, özel olarak Los Angales'in yer aldığı California eyaletinde ve genel
olarak da Amerika Birleşik Devletleri'nde, taşıt araçlarının havaya salacakları
azot-oksit miktarı dünyadaki en sert kurallarla belirlenmiş. ABD'de araçlar her
bir kilometre yol yaptıklarında en fazla 0.043 gram azot-oksit salabiliyor
egzozundan.
Buna karşılık Avrupa, Paris ve Londra gibi 'smog'dan çok etkilenen şehirleri olsa
da azot-oksitler konusunda Amerika kadar sıkı değil. AB ülkelerinde yeni
devreye giren Euro 6 standardına göre araçlar kat ettikleri her 1 kilometre
için havaya en fazla 0.18 gram azot-oksit salabiliyor. Yani Avrupa'da
Amerika'nın dört katı fazla azot-oksit salabiliyorsunuz.
Avrupa-ABD kıyaslamasından gidelim. Avrupa için carbon dioksit,
yani sera gazı salınımı daha önemli. Benzinle çalışan motorlar daha fazla,
mazotla çalışanlar ise daha az carbondioksit salıyor. Biraz da bu yüzden
Avrupa'da (ve galiba Türkiye'de de) mazotla çalışan motorlar teşvik görüyor.
Avrupa'da bütün motorlu araçların yarısı mazotlu. Buna karşılık Amerika'da
bütün araçların yüzde 1'i mazotlu.
Geçen haftadan beri dünyayı sarsan Volkswagen skandalı, bir sera gazı olmayan ama sağlığa çok zararlı
azot-oksitlerle ilgili, sera gazı olan carbon dioksitle değil.
Volkswagen, bir süreden beri Toyota'yı geride bırakıp
dünyanın en büyük otomobil üreticisi olmak istiyor. Bunu yapmasının yolu da
Amerikan pazarına girmek ve orada genişlemek.
2009'dan beri Amerika'da mazotla çalışan araçlarını 'daha temiz' diyerek pazarlıyor Alman
firması. 'Temiz' çünkü daha az sera
gazı salıyor. Bu sloganla hemen hemen sıfırdan payı yüzde 1'e gelen bir mazotlu
binek otomobil pazarı yarattılar Amerika'da. Skandal ortaya çıkmasa belki daha
da büyüyeceklerdi.
Daha önce Mazda ve Honda'nın mazotlu araçları azot
oksitlerde Amerikan satndardını tutturamamıştı; peki Volkswagen nasıl tutturdu?
Mucizevi Alman mühendisliğiyle değil düpedüz hileyle bunu yaptıkları anlaşıldı.
'Temiz dizel' o kadar da temiz değilmiş... |
Azot oksitleri temizlemek mi ucuz hile mi?
Volkswagen'ın Amerika'da yüzyüze olduğu ceza 18 milyar
doları buluyor. Gerçekte çok daha az bir cezaya çarptırılacaktır şirket ama
esas mesele bu markanın Amerikan pazarını kaybetmesi; mazotlu araçlar pazarını
kaybetmesi olacaktır.
Peki mazotlu araçlar azot-oksitlerin salınımını nasıl
azaltıyor?
Mazotlu motorlarda kullanılan teknolojinin adı 'SCR.' İngilizce 'Selective Catalytic Reduction'ın kısaltması. Motor ile egzoz
arasında konan SCR cihazı, azot oksitleri azot ve su haline getirerek
etkisizleştiriyor.
Bu işlem iki yolla yapılıyor. Çok büyük motorlarda, mesela
iş makineleri, tren lokomotifleri veya kamyonlarda artık standart hale gelmeye
başladı; motorun bir de 'üre deposu'
oluyor; azot oksitlerin azot ve suya dönüşmesi üre yardımıyla yapılıyor. (Depo
boşalırsa dolduruyorsunuz.)
Binek otomobillerde, daha küçük hacimli motorlarda ise seramik
kaplı bir 'azot oksit kapanı' kullanılıyor.
Bu kapan tam kapasiteyle çalıştırılırsa motor sıcaklığını çok arttırabiliyor ve
bu durum da otomobilin performansını etkiliyor. Onu motorun performansını
etkilemeyecek şekilde yapmak ise çok pahalı.
Volkswagen'in bu hileyi neden yaptığı ve iki yıl önce
yakalanmış olmasına rağmen neden sürdürdüğü hala tam olarak bilinmiyor ama
yapılan tahminlerden biri, şirketin o masraftan kaçınmak istediği.
İnsan, insan haklarını hak ve hukuku öncelleyen Avrupa Birliği'nin lideri konumunda ülkelerde bile bunlar yaşanıyor ise...
YanıtlaSilBunların pislikleri daha yeni çıkıyor ortaya. 3-5 seneye kalmaz, insanlar neler yedirdikleri, içirdikleri de çıkar ortaya...
YanıtlaSil