Bugünkü Hürriyet'te çıkan yazımı buradan da paylaşıyorum. Yazının içinde kullandığım geniş alıntının tam metninin web linkini de bulacaksını, meraklısı oradan da bakabilir.
***
***
İstanbul polisi, 2010 yılında bir ihbar üzerine Nurettin
Şirin adlı birini soruşturmaya başlıyor.
Şirin, 'Selam-Tevhid: Kudüs Ordusu' adlı bir örgüt davası
nedeniyle hapis yatmış, 'Selam' adıyla dergi çıkaran bir İslamcı.
Onu takibe başlayan polisin soruşturması genişledikçe
genişliyor, son olarak 251 kişi bu dosya kapsamında 'şüpheli' sıfatıyla
soruşturuluyordu; bu insanların telefonla konuştuğu 3 bine varan sayıda insanın
telefon konuşmaları kayda alınmış. Kaydedilen kişiler arasında Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan ve Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı Hakan Fidan da var.
Sonra 17 ve 25 Aralık operasyonları oldu. Bu operasyonlara
hükümet sert tepki gösterdi; İstanbul polisi ve İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığı hallaç pamuğu gibi atıldı.
Derken İstanbul'un 'yeni' polisi, 2010'dan beri açık olan
'Selam-Tevhid' soruşturmasıyla ilgili 1200 sayfalık bir fezleke yazdı; bu
fezlekeye dayanan savcılık da dosyayı 'kovuşturmaya yer yoktur' kararıyla
kapattı.
Biz, 'eski' İstanbul polisinin 'Selam-Tevhid' dosyasının
ayrıntılarını bilmiyoruz; bildiğimiz tek şey, 'yeni' polisin bu dosyayla ilgili
yazdıkları.
Bazıları, 'yeni' İstanbul polisinin bu fezlekesinin çok
önemli bir soruşturmayı örtbas ettiğini öne sürüyor. Bu iddiayı defalarca dile
getirenlerden biri, uzun yıllar İstanbul emniyetinde son derece kritik görevler
yapmış olan, son olarak Hakkari Emniyet Müdürüyken 17 Aralık operasyonuna
cevaben hükümet 'paralel örgüt tasfiyesi' adı altında polis atamalarına
başlayınca meslekten istifa eden Tufan Ergüder.
Ergüder, 22 Temmuz günü İstanbul'da görev yapmış önemli
polis müdürlerine yönelik operasyon başlayınca, hemen o akşam Bugün TV'ye çıktı
ve önemli açıklamalar yaptı. O sırada polislere yönelik operasyonla
'Selam-Tevhid' dosyası arasında ilişkiyi bilen pek kimse yoktu ama Tufan
Ergüder bu ilişkiyi kurdu.
Bakın o gün neler dedi Tufan Ergüder, mecburiyetten
kısaltarak aktarıyorum: (Az önceki linkte verdiğimin dışında da demeçleri, yazıları oldu Ergüder'in, biri burada, bir başkası ise burada...)
- Hükümetin içinde İran devriminden beslenmiş bir kanat 2007-2011
yürütülen Ergenekon ve Balyoz gibi operasyonların hedefinde olan kişi ve
gruplarla duygusal ve organik bağlantıları var. Bu nedenle Ergenekon ve Balyoz
davası süreçlerinin bitmesine müsaade etmediler. Ergenokon ve Balyoz
operayonları boyunca duygusal ve organik bağı olan zevat hiçbir delile inanmadı
ve imzalamadı. Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Ergenekon raporunu imzalamakta
direnç gösterdi. Bu nedenle Emniyet müdürlerine bugün yapılan operasyon
hükümetin içindeki bu grubun Selam Tevhit isimli silahlı terör örgütünü önce
temize çıkarma çalışmasından başka bir şey değildir. Ve Selam Tevhid
soruşturmasını kapatmak isteyenler dünün ulusalcıları ile işbirliği içinde.
- Selam Tevhid
dosyasında devletin derinliklerine giren yabancı örgüt ajanlarından bahsediliyor.
Ama bu Selam Tevhit terör örgütü soruşturmasını itibarsızlaştırmak için büyük
kampanya yaptılar. Gazetelerde yedi bin beş bin kişiyi dinlediğine yönelik
haberler yaptırdılar. Kısacası büyük bir örtme kampanyası düzenlediler.
Delilleri örtmek istiyorlar. Başarılı olabilirler mi? Mümkün görmüyorum.
- En zor operasyon ise Selam Tevhit silahlı terör örgütü operasyonu.
İran Türkiye’nin içerisinde kılcallara kadar yerleşmiş çok tehlikeli bir örgüt.
TRT içerisinde müsteşarlıklarda yer alıyorlar. Bu nedenle zor bir operasyon.
İlk kez Selam Tevhit örgütü hakkında net deliller bulundu. Ama
bırakmadılar.
- Bakın bugün gelinen
noktada Türkiye’nin önünde en büyük problem Selam Tevhid silahlı örgütüdür.
Yapamadık bu operasyonu. Biz yapamadık ama birileri gelir yapar.
Örtbas etmek mümkün mü?
Bu ülkede devletin ve bürokrasinin işleyişini eğer biraz
biliyorsam, bu ülkede hiçbir kağıt parçasının kaybedilemediğini de biliyorum.
Eğer 'yeni' İstanbul polisinin yaptığı büyük suçların ve
'kılcal damarlarımıza kadar sızmış' bir örgütün üzerini örtmekse, bunun
başarılamayacağını şimdiden söyleyelim.
En azından 'eski' polis halen haklarında dava açılmasını ve
mahkemeye çıkmayı bekliyor. Örtbas edildiği söylenen operasyonun bulgularını ve
delillerini onlar çıkar mahkemede anlatırlar.
Benim, 'yeni' polisin fezlekesinden edindiğim izlenim,
ortada telefon dinleme ve kişi izleme dışında pek de fazla delil olmadığı.
Örgütün içine ajan sokmak istemiş polis ama bir netice alınamamış, vazgeçilmiş.
Zaten ortada dava açmaya yeterli delil olmadığı, soruşturma
dosyasının dört yıldır açık olmasından da belli ama biz yine de 'eski'
polislerin mahkemede ne anlatacağını bir bekleyelim.
Devrimci Karagah'ı unutma
Eli silahlı, bombalı bir örgüttü Devrimci Karargah ama
birkaç kişiden oluşuyordu sadece.
İstanbul polisi o kadar mahir çıktı ki, sonunda eski bir
polis müdürü olan Hanefi Avcı'yı bile bu örgüte yardım yataklıktan hapse
atmayı, yıllarca hapiste tutmayı başardı.
O yüzden, polis 'örgüt' dediğinde bir kere değil onlarca
kere düşünmek gerek bence.
TÜRKİYE'nin, hedef veya hedef olması muhtemel ülkeler üzerinde yürüttüğü istihbarat faaliyeti ESPİYONAJ, yabancı bir ülkenin Türkiye üzerinde yürüttüğü istihbarat faaliyetine karşı yapılan çalışmalar ise KONTRESPİYONAJ olarak isimlendirilmektedir. Gerek espiyonaj ve gerekse kontrespiyonaj faaliyetlerinin de Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT)'nın asli görevi olduğu bilinmektedir. "Selam Tevhid Kudüs Terör Örgütü"nün, her ne kadar "terör" faaliyetlerini de içerse, esasında İRAN'ın Türkiye üzerinde istihbarat faaliyetinde bulunmasına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öyleyse; bu dosya neden MİT'e devredilmemiştir veya, terör faaliyetini de içerdiği için, Emniyet Teşkilatı ve MİT birlikte çalışma içerisine girmemişlerdir? Ayrıca, milli menfaatlere aykırı faaliyetleri içeren bu derece öneme haiz bir dosya, "kovuşturmaya yer yoktur" gerekçesiyle savcılıkca nasıl kapatılabiliyor? Kurumlar veya cemaatler arasındaki fikir ve menfaat çatışmaları, ne zamandan beri ülke menfaatlerinin önüne geçmeye başlamıştır? Türkiye Cumhuriyeti rejiminin kurumları, Anayasadan aldıkları yetkiye dayanarak üstlerine düşen görevlerini yapmadıkları sürece, bu tür olumsuzluklarla daha çok karşılaşabiliriz.
YanıtlaSil