Bugünkü Hürriyet'te çıkan yazımı burada da paylaşıyorum.
***
***
Şanlıurfa'nun Suruç ilçe merkezinin az ötesinde, Suriye
sınırları içinde kalan Kobani'de kendisine 'İslam
Devleti' diyen insanlık suçlusu örgütün kuşatması devam ediyor.
Kasabanın hemen dışındaki hakim mevkideki tepe IŞİD (veya
İD) eline geçtiğinden beri Kobani'de sık sık sokak çatışmaları da yaşanıyor.
IŞİD'in ağır silahlarını o tepeye getirmesi an meselesi ve o zaman kasabanın
halinin daha da kötüleşeceği belli.
Bu insani dram, sınırımızın hemen öteki tarafında, gözle
görünür, kulakla duyulur bir mesafede yaşanıyor.
Sınırın öteki tarafı deyip geçmemek lazım; Kobani ve
çevresindeki köylerde yaşayan, şimdi ezici çoğunluğu Türkiye'ye göçmek zorunda
kalmış olan Kürtlerin hemen hemen tamamı zamanında Türkiye'den o tarafa geçmiş
veya yapay sınır çizgisi çekilirken öteki tarafta kalmış olanlar. Yani, sınırın
'öteki' tarafı ile 'bu' tarafı arasında insani anlamda bir
sınır falan yok esasen; çoğu insan ister 'öteki'
tarafta olsun ister 'bu' tarafta,
birbiriyle akraba.
Bu akrabalık/yakınlık hali yaşanan dramı daha da yıkıcı hale
getiriyor.
İnsanlar Türkiye'ye, kendi hükümet ve devletlerine öfke
duyuyor. Bence haksız da değiller.
Üç haftayı geçmek üzere IŞİD'in Kobani saldırıları. Ve
Türkiye, mesela Şüleymanşah Türbesi tehdit altına girdiğinde yaptığı gibi,
IŞİD'e yönelik bir uyarı açıklaması bile yapmadı; 'Burada etnik temizliğe girişme, yoksa karşında beni bulursun' demedi;
topçusuyla helikopteriyle IŞİD'e karşı caydırıcılığını göstermeye bile kalkmadı.
İnsan ister istemez düşünüyor: Acaba Kobani bir Kürt
yerleşimi değil de Türkmen yerleşimi olsaydı, hükümetimizin politikaları aynen
bugünkü gibi mi olurdu?
İşin Kobani ile ilgili kısmı bu ama bir yandan da büyük
resme, Irak ve Suriye'nin geleceğine bakmalıyız.
Kobani'de IŞİD'e müdahale etmeyen Türkiye'nin şimdiden
işledikleri insanlık suçları kocaman dosyaları doldurmuş olan bu örgütle
gelecekte komşu olmaya istekli olduğunu herhalde kimse söyleyemez.
Kobani'de tanık olduklarımız, belki Türkiye zamanında
caydırıcılığını gösterseydi bugün yaşanmamış olurdu ama Türkiye'nin bugün
görmek zorunda ve ona göre hareket etmek mecburiyetinde olduğu büyük resim
değişmezdi. IŞİD bölgedeki konjonktürel tehdidin adı; esas büyük tehdit
burnumuzun dibinde belki onyıllar sürecek devletsizlik ve kaos ortamı.
Tam da bugünlerde Amerika arkadan itiyor, bir kısım Türk
medyası gazı veriyor diye Türkiye savaşa mı girecek, Suriye'yi işgal edip
burada 'düzen kurucu' mu olacak?
Esas sormamız gereken soru budur.
Elbette, Kobani'yi, orada yaptığımız siyasi hatayı hiç
unutmadan.
Girmek kolay, ya orada kalması ve sonra çıkması?
İlla askeri terimlerle konuşacaksak, Türk Silahlı
Kuvvetleri'nin Suriye'ye girmesi, IŞİD'i askeri olarak ezmesi, hatta bütün
ülkeyi işgal edip Esad ve Baas rejimine son vermesi çok da zor değil belki.
Ama esas zorluk, girdiğimizin ertesi günü, orada kalma
konusunda yaşayacaklarımız.
Sanıyor musunuz ki, Türk ordusunu Suriye'de elde çiçekle
karşılayacaklar, hiç direniş olmayacak, Türkiye kısa zamanda orada bir 'adil
düzen' oluşturup sonra da hemen geri dönecek?
Savaştan, üstelik de belki onyıllarca barışı olmayacak bir
savaştan söz edildiğini kimse gözardı etmemeli.
Hükümet çok zor bir kararın eşiğinde ve bu karar verilirken
hayallerle değil gerçeklerle hareket etmek gerek.
Amerika'nın bıraktığı boşluğu Türkiye doldurabilir mi?
İster beğenin ister beğenmeyin, isterseniz suçlayın
isterseniz konudan söz bile etmeyin ama 2008 yılında Barack Obama'nın
Amerika'ya başkan seçilmesi, bizi ilgilendiren çok önemli sonuçlar üretti.
Bu sonuçlar öyle ansızın ortaya çıkmadı. Obama da,
yardımcısı Biden de Irak ve Afganistan'daki savaşlara karşıydı. Obama-Biden
ikilisinin temel dış politika vaadi, Irak'tan ve Afganistan'dan çekilmekti.
Sonra bunu önemli bir strateji değişikliğiyle birlikte
açıkladı da Obama: Amerika için artık dünyanın merkezi Avrupa ve Ortadoğu değil
Pasifik havzası olacaktı.
Avrupa ve Ortadoğu'dan çekilmeye başladı Amerika.
Avrupa'da doğan güç boşluğunu Rusya kendi zorbalığıyla
dolduruyor, Avrupa Birliği ABD'nin yerini tutamadı işte.
Ortadoğu'daki boşluğu ise Türkiye doldurmaya yeltendi belki
ama olmadı. Şimdi o boşlukta IŞİD dahil pek çok örgüt cirit atıyor.
Amerika'nın bıraktığı stratejik boşluğu doldurma, bölgeye
abilik ve polislik yapma olasılığı Ankara'da birilerine çekici geliyor olabilir
ama tam da hırsın aklın önüne geçmemesi gereken günlerdeyiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder