Bugünkü Hürriyet'te çıkan yazımı burada da sunuyorum.
***
***
İddianamenin akıllara getirdiği 5 soru...
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığı
döneminde, 2011 yılının 28 Aralık günü, kullandığı iki çalışma odasında çıkan
dinleme cihazlarıyla ilgili iddianame hakkında geçen hafta dört yazı yazdım.
Bu yazılarda mümkün olduğunca kendi görüşlerimi veya
yorumlarımı işin içine katmadan, iddianameyi aktarmaya, savcının bulgularını
burada sunmaya çalıştım.
Kuşkusuz davada yargılanacak sanıkların avukatları bu
iddianameyi çok daha eleştirel bir gözle okudular ve dava başladığında da
görüşlerini sunacaklar. Ben de bugün, bu serinin beşinci ve son yazısında,
kendimi avukatların yerine çok koymamaya çalışarak iddianamenin eksiklerinden
ve yetersizliklerinden söz etmek istiyorum.
Önem sırasıyla değil de aklıma geliş sırasıyla yazıyorum...
1. Casusluk ama kimin lehine?
Savcının temel iddiası dinleme cihazlarının casusluk
amacıyla yerleştirildiği. Önde gelen sanıklara yöneltilen suçlama da 'siyasal casusluk' suçlaması. Ancak bu
casusluğun kimin için (hangi ülke veya kuruluş) yapıldığına dair tek bir cümle
bile yok iddianamede. Zaten yapılmış bir kayıt, bu kaydın falanca kişi eliyle
filanca ülke veya kuruluşa aktarıldığı gibi bir iddia da, kanıt da iddianame içinde
yer almıyor. Böyle olunca da, casusluk suçunun gerçekleşip gerçekleşmediği
konusu ortada kalıyor.
2. Böcekleri bu sanıkların yerleştirdiğinden emin miyiz?
Savcı, 24-25 Kasım 2011 günleri Başbakanın daha sonra böcek
bulunacak çalışma odalarına 'böcek
arama' gerekçesiyle giren dört polis başta olmak üzere bir grup polisi
böcekleri yerleştirmekle suçladığını yazdım zaten. Ancak bu polislerin böceği
yerleştiren isimler olduğuna dair iki temel kanıt var savcının elinde.
Biri, bu kişilerin gerçekten o günlerde bu odalarda arama
yapmış olması. Bu tartışmaya açık bir konu değil; sanıklar da o günlerde o
odalara girdiklerini söylüyorlar zaten. Ancak elbette böcek yerleştirdiklerini
kabul etmiyorlar. Savcının sözüne karşılık sanıkların sözü... Kime inanacağına
mahkeme karar verecek.
İkinci kanıt ise bu böceklerin satınalınmasına dair sipariş
formları ve faturalar. Ancak bir gizli tanık aracılığıyla kopyaları elde edilen
bu faturaların asıllarının Emniyet Genel Müdürlüğünde zaten olması gerekiyor.
İddianame fatura asıllarına ilişkin bir inceleme yapılıp yapılmadığını
söylemiyor. Eğer fatura asılları emniyetin elinde değilse veya faturalar
emniyette durduğu halde emniyet envanterinde bu cihazlardan iki tanesi kayıp
gözüküyorsa o zaman bu kanıt anlamlı olabilir.
3. Diğer polislere nasıl ulaşıldı?
Bir an için, 24-25 Kasım 2011'de arama yapıyoruz bahanesiyle
başbakanın çalışma odalarına böcek yerleştirildiğini kabul edelim ve fiilen
odaya giren dört polisi suçlamak için elimizde yeterli delil olduğunu
varsayalım. Ama bu dört polisin ele başısı olarak suçlanan diğer polislerin
suçla olan bağının nasıl kurulduğu iddianameden anlaşılmıyor. O kişilerle
ilgili, onları doğrudan suça bağlayan yegane delil, bu polislerin o dört
polisle telefonda konuşmuş olması. Konuşmaların içeriğini de bilmiyoruz; sadece
konuştuklarını biliyoruz. İddianamede yurt dışı fuarlara birlikte gitmenin veya
yurt dışı seyahatlerin kanıt olarak gösterilmesi ise ilginç bir durum.
4. Başbakanlık neden bir yıl bekledi?
Başbakanın çalışma odalarından ikisinde dinleme cihazı
bulunmuş olması son derece önemli bir suç. Fakat iddianamedeki anlatımdan
anlıyoruz ki başbakanlık böyle bir suçun işlendiğini bildiği ve saptadığı halde
konuyu adli makamlara tam bir yıl boyunca iletmemiş. Savcının bu gecikmeyi bir
kusur olarak görmemesi, böcekler bulunduğunda yeterli olay yeri incelemesinin
yapılmamış olmasını normal karşılaması anlaşılır gibi değil.
5. Başbakanlık neden şüphelendi, sonra neden beklendi?
İddianamede de yazıyor, Aralık 2011 başında, başbakan
ameliyat sonrası nekahat dönemi için İstanbul'dayken Başbakanlık Müsteşarı
Efkan Ala, MİT Müsteşarı Hakan Fidan'dan böcek araması için talepte bulunuyor,
MİT hemen bir ekip hazırlıyor. Ama ekip arama yapmak için 20 gün kadar
bekliyor, o arada Başbakan Erdoğan Ankara'ya dönüp işbaşı yapıyor ve en az 12
gün böceklerin bulunduğu odalara girip çıkıyor. Burada savcının bile sormadığı
iki önemli soru var: 1. Başbakanlık somut bir şeyden mi şüphelendi de MİT'den
böcek araması yapmasını istedi; 2. MİT ekibi neden 20 gün bekledi? Savcınımn bu
soruları Başbakanlıktan hiçbir yetkiliye sormamış olması iddianamede ciddi bir
mantık boşluğu yaratıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder