3 Aralık 2014 Çarşamba

Böcek iddianamesi (5)

Bugünkü Hürriyet'te çıkan yazımı burada da sunuyorum.
***

İddianamenin akıllara getirdiği 5 soru...


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde, 2011 yılının 28 Aralık günü, kullandığı iki çalışma odasında çıkan dinleme cihazlarıyla ilgili iddianame hakkında geçen hafta dört yazı yazdım.
Bu yazılarda mümkün olduğunca kendi görüşlerimi veya yorumlarımı işin içine katmadan, iddianameyi aktarmaya, savcının bulgularını burada sunmaya çalıştım.
Kuşkusuz davada yargılanacak sanıkların avukatları bu iddianameyi çok daha eleştirel bir gözle okudular ve dava başladığında da görüşlerini sunacaklar. Ben de bugün, bu serinin beşinci ve son yazısında, kendimi avukatların yerine çok koymamaya çalışarak iddianamenin eksiklerinden ve yetersizliklerinden söz etmek istiyorum.
Önem sırasıyla değil de aklıma geliş sırasıyla yazıyorum...


1. Casusluk ama kimin lehine?



Savcının temel iddiası dinleme cihazlarının casusluk amacıyla yerleştirildiği. Önde gelen sanıklara yöneltilen suçlama da 'siyasal casusluk' suçlaması. Ancak bu casusluğun kimin için (hangi ülke veya kuruluş) yapıldığına dair tek bir cümle bile yok iddianamede. Zaten yapılmış bir kayıt, bu kaydın falanca kişi eliyle filanca ülke veya kuruluşa aktarıldığı gibi bir iddia da, kanıt da iddianame içinde yer almıyor. Böyle olunca da, casusluk suçunun gerçekleşip gerçekleşmediği konusu ortada kalıyor.


2. Böcekleri bu sanıkların yerleştirdiğinden emin miyiz?



Savcı, 24-25 Kasım 2011 günleri Başbakanın daha sonra böcek bulunacak çalışma odalarına 'böcek arama' gerekçesiyle giren dört polis başta olmak üzere bir grup polisi böcekleri yerleştirmekle suçladığını yazdım zaten. Ancak bu polislerin böceği yerleştiren isimler olduğuna dair iki temel kanıt var savcının elinde.
Biri, bu kişilerin gerçekten o günlerde bu odalarda arama yapmış olması. Bu tartışmaya açık bir konu değil; sanıklar da o günlerde o odalara girdiklerini söylüyorlar zaten. Ancak elbette böcek yerleştirdiklerini kabul etmiyorlar. Savcının sözüne karşılık sanıkların sözü... Kime inanacağına mahkeme karar verecek.
İkinci kanıt ise bu böceklerin satınalınmasına dair sipariş formları ve faturalar. Ancak bir gizli tanık aracılığıyla kopyaları elde edilen bu faturaların asıllarının Emniyet Genel Müdürlüğünde zaten olması gerekiyor. İddianame fatura asıllarına ilişkin bir inceleme yapılıp yapılmadığını söylemiyor. Eğer fatura asılları emniyetin elinde değilse veya faturalar emniyette durduğu halde emniyet envanterinde bu cihazlardan iki tanesi kayıp gözüküyorsa o zaman bu kanıt anlamlı olabilir.


3. Diğer polislere nasıl ulaşıldı?



Bir an için, 24-25 Kasım 2011'de arama yapıyoruz bahanesiyle başbakanın çalışma odalarına böcek yerleştirildiğini kabul edelim ve fiilen odaya giren dört polisi suçlamak için elimizde yeterli delil olduğunu varsayalım. Ama bu dört polisin ele başısı olarak suçlanan diğer polislerin suçla olan bağının nasıl kurulduğu iddianameden anlaşılmıyor. O kişilerle ilgili, onları doğrudan suça bağlayan yegane delil, bu polislerin o dört polisle telefonda konuşmuş olması. Konuşmaların içeriğini de bilmiyoruz; sadece konuştuklarını biliyoruz. İddianamede yurt dışı fuarlara birlikte gitmenin veya yurt dışı seyahatlerin kanıt olarak gösterilmesi ise ilginç bir durum.


4. Başbakanlık neden bir yıl bekledi?



Başbakanın çalışma odalarından ikisinde dinleme cihazı bulunmuş olması son derece önemli bir suç. Fakat iddianamedeki anlatımdan anlıyoruz ki başbakanlık böyle bir suçun işlendiğini bildiği ve saptadığı halde konuyu adli makamlara tam bir yıl boyunca iletmemiş. Savcının bu gecikmeyi bir kusur olarak görmemesi, böcekler bulunduğunda yeterli olay yeri incelemesinin yapılmamış olmasını normal karşılaması anlaşılır gibi değil.


5. Başbakanlık neden şüphelendi, sonra neden beklendi?




İddianamede de yazıyor, Aralık 2011 başında, başbakan ameliyat sonrası nekahat dönemi için İstanbul'dayken Başbakanlık Müsteşarı Efkan Ala, MİT Müsteşarı Hakan Fidan'dan böcek araması için talepte bulunuyor, MİT hemen bir ekip hazırlıyor. Ama ekip arama yapmak için 20 gün kadar bekliyor, o arada Başbakan Erdoğan Ankara'ya dönüp işbaşı yapıyor ve en az 12 gün böceklerin bulunduğu odalara girip çıkıyor. Burada savcının bile sormadığı iki önemli soru var: 1. Başbakanlık somut bir şeyden mi şüphelendi de MİT'den böcek araması yapmasını istedi; 2. MİT ekibi neden 20 gün bekledi? Savcınımn bu soruları Başbakanlıktan hiçbir yetkiliye sormamış olması iddianamede ciddi bir mantık boşluğu yaratıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder