30 Mayıs 2015 Cumartesi

3G, 4G derken 4.5G ve 5G nereden çıktı?

Bugünkü Hürriyet'te çıkan yazımı burada da paylaşıyorum.
*

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 'Biz 4G'yi atlayıp direkt 5G'ye geçelim' diyene kadar, gazetelerin ekonomi sayfalarına sıkışmış bir haberdi, bitirmekte olduğumuz bu ayın ortasında yapılması gereken 4G frekans ihalesi.
Cumhurbaşkanı konuşunca ihale ertelendi; ihalenin ertelenmesi sürecinde de bir sürü bilgi döküldü ortaya, hatırlayan çıkacaktır ben de birkaç yazı yazdım 4G ve 5G'yi teknik açıdan anlatmaya çalışan.
Şimdi ihalenin yeni tarihi belli oldu; ve bu ihaleyle Türkiye'nin 4G'yi atlayıp doğrudan 4.5G'ye geçeceği Bilim Bakanı tarafından açıklandı.
Doğal olarak herkesin kafası karıştı.
Anlatmaya çalışayım:
Bizim '3G' (Third Generation-Üçüncü Nesil) ticari adıyla bildiğimiz cep telefonu şebekelerinden veri transferi minimum 2, maksimum 28 Mbps, yani saniyede 2-28 megabit hızında yapılabiliyor.
(1 megabit yaklaşık olarak 122 kilobayt ediyor. Çok gibi gelebilir ama izlemek istediğiniz bir müzik videsunun 3-4 megabayt olduğunu hatırlarsanız, telefonda 3G üzerinden bunları izlemeye çalışmanın neden bazen işkenceye dönüştüğünü de anlarsınız.)
4G adı verilen sistemin bir başka adı da LTE, yani 'Long Term Evolution - Uzun Dönemli Evrim.' Eğer ihale yapılsaydı, LTE veya 4G baz istasyonları bize 150 Mbps, yani saniyede 150 megabit veri indirme, saniyede 50 megabit veri yükleme hızını verecekti. (3G'nin 5 katı hızlı yani.)
Ancak arkada şimdiden standardı belirlenmiş bir de LTE-A (Buradaki A harfi 'Advance'ın, yani 'Gelişmiş'in kısaltması) var. Yani birkaç ay sonra Türkiye'de ihalesine çıkılacak olan ve bakan tarafından '4.5G' olarak adlandırılan sistem.
Bu sistemde veri indirme hızı 1.2 Gbps'ye (Saniyede 1.2 gigabit) veri yükleme hızı ise 0.6 Gbps'ye (Saniyede 0.6 gigabit) yükselecek. (3G'ye göre ne kadar hızlanacağını hesaplaması bile zor.)
İki sistem arasındaki fark dehşet verici.
Ama yegane fark, data indirme-yükleme hızlarında değil. Esas mesele de orada zaten.


Türkiye LTE'yi değil LTE-A'yı planlamıştı



Baktığınızda, Türkiye'nin aslında 4G'yi değil 4.5G'yi hedeflediğini, kendi şirketlerine de bu standardı hedef gösterdiğini görüyorsunuz. Önce 2017 yılı hedeflenmiş, sonra dönemin Ulaştırma Bakanı 4.5G için ortak Ar-Ge kurup 'Ulak Projesi'ni başlatan Aselsan ve NETAŞ'a, '2016'ya yetiştirin 4.5G'yi' demiş. Şirketler buna çalışırken birden ihalenin 2015 Mayısında yapılacağı açıklanmış. Cumhurbaşkanı'nın açıklamalarından ve ihalenin biraz da olsa ertelenmesinden bu iki şirket çok memnun.


4G çöpe mi gidecekti?



Cumhurbaşkanı Erdoğan, '4G'yi atlayıp doğrudan 5G'ye geçelim' derken bir şey daha söyledi, 'Türkiye teknoloji çöplüğü olmasın' dedi.
İşte o noktada söylediği çok da yanlış değil Cumhurbaşkanı'nın. 4G ile 4.5G arasında ve daha standartları 2020'de belirlenecek olan 5G arasında dağlar ve okyanuslar kadar fark var.
Bugün dünyada 4G adı verilen şey daha çok 'Release 8' denen sürüm/standart. Buna göre operatör şirketler frekans aldıklarında 20 Mhz'lik bir bant alıyorlar, veri ve ses alış verişini de bu bant aralığında gerçekleştiriyorlar. Oysa LTE-A'nın 'Release 10' versiyonunda 40, 'Release 12' versiyonunda 60 ve nihayetinde 'Real 4G' (Gerçek 4G) adı da verilen en ileri versiyonunda 100 Mhz'lik bir bant genişliğine ihtiyaç duyacaklar.
İhalesi yapılacak olan şey de bu elektro manyetik dalga spektrumunun ilgili bölümü sonuç olarak. Dolayısıyla hangi standardı kullanacağınızla ihalede ne satacağınız birbiriyle doğrudan ilişkili.
Diyelim ki Mayısta ihale yapılmıştı, şirketler 'Release 8' sürümünü kullanacaktı. Bu sürümdeki hız beklentisi düşük. Ama ileriki sürümlere geçildikçe hız hedefi arttığı için satınalınan bütün baz istasyonlarının yenilenmesi gerekecekti.


5G'ye geçilebilir mi?



Bütün dünya 5G için çalışıyor ama çözülmeyi bekleyen çok sayıda problem var.
Bu problemlerin herhalde en önemlisi, 5G'nin kullanacağı elektro manyetik spektrum. Çünkü 5G'nin hedeflenen hızlara ulaşması için 500 Mhz'lik bir bant aralığına ihtiyaç var; her operatör için. Oysa elektro manyetik spektrumda herkese yetecek kadar öyle bir boşluk yok.
Bu sorunu çözmek için ya bugün radarların vs kullandığı mikrodalgaların alanına girilecek, ya da 4.5G (Veya gerçek 4G) için verilen 100 Mhz'lik aralığa çok daha fazla şeyin sığabilmesi için yeni teknolojiler geliştirilecek.
Bir hatırlatma yapayım: 2004 yılında yapılan bir hesaplamaya göre 3G standardının arkasındaki patentlerin yüzde 90'ı 12 tane şirkete aitti. Bugün dünya 5G için patent yarışında; o patentlerin yüzde 1-2'si Türkiye'den çıksa, bu patentler 20 yılda 100 milyar doların üzerinde para getirecek.

Dünya 5G için kararını 2020'de verecek!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder