Bugünkü Hürriyet'te çıkan yazımı burada da paylaşıyorum.
*
*
Kriptolu telefonlar yoksa kriptolu değil miydi?
Altı kişi. Sadece altı kişi.
En tepede yönetici olarak TÜBİTAK'ın o zamanki üst düzey
yöneticilerinden Hasan Palaz var;
onun altında Gökhan Vıcıl, İmran
Ergüler, Özgür Ören, Orhan Üçtepe ve Ayhan
Yeni isimli mühendisler, bilgisayar yazılımcıları.
Hasan Palaz'ı dışarıda bırakırsak, geri kalan beş kişi,
Türkiye Cumhuriyeti devletinin üst düzey yöneticileri için kriptolu telefonları
elleriyle ve beyinleriyle yapan isimler.
Ve bu beş kişi, 'İşte
yaptık, bu telefonun üzerindeki kriptoyu kimse kıramaz' dediğinde bütün
devlet, arada kendi elektronik birimleri bulunan Genelkurmay ve MİT dahil bütün
devlet, 'Aferin size' demiş, bu beş
kişinin yaptığını doğru dürüst test bile etmeden kullanmaya başlamış.
Esas vahamet burada.
Sonra nasıl ve nedenini bilmiyoruz ama Başbakan çıkıp 'Bu telefonlar dinleniyor' demiş, bunun
üzerine inceleme başlamış ve görülmüş ki, 'kriptolu'
denen bu telefonlarda inanılmaz ciddiyette güvenlik açıkları var ve aslına
bakacak olursanız sistemi içeriden bilenler için telefonlar kriptolu falan
değil.
Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Tekin Küçük'ün iddianamesine
yansıya bilirkişi raporlarından benim anladığım bu.
Siz başbakansınız, önemli ve gizli bir konuyu
konuşacaksınız, kriptolu telefonunuzu çıkarıp numarayı çeviriyor, karşı tarafla
şifreli konuşmayı başlatıyor ve güven içinde konuşuyorsunuz ama birileri
rastgele yaratılması gereken şifre anahtarını biliyor, o anahtarı kullanarak
sizin konuşmanızı şakır şakır dinliyor.
Savcı iddianamesinde bu dinlemelerden 'örgüt' olarak Fethullah Gülen'in cemaatini sorumlu tutuyor. Eğer
savcının iddiası doğruysa, belki de dua etmeliyiz, iyi ki cemaat dinlemiş diye.
Yabancı bir ülke istihbaratı dinleseydi, ne başbakan ne de başkası
dinlendiğinin farkına bile varmaz, o telefonlarla hala konuşuyor olurdu.
Başbakanın meşhur 'sıfırlama' konuşmasının raporu
Dönemin başbakanı, bugünkü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 17 Aralık 2013
günü sabah erken saatlerden başlayıp gün boyu oğlu Bilal Erdoğan'la yaptığı iddia edilen beş ayrı telefon konuşmasının
meşhur bir kaydı var, biliyorsunuz, içinde 'Paraları
sıfırla' gibi cümlelerin geçtiği.
Cumhurbaşkanı Erdoğan birinci günden itibaren 'Bu konuşma montaj' dedi; muhalefetse
bu kayıtları parti grup toplantılarında, seçim mitinglerinde defalarca herkese
dinletti.
O dönem haberi çıktı, TÜBİTAK da bu kayıt için 'montaj' raporu verdi. Verdi ama neye
dayanarak montaj dedi bu kayda TÜBİTAK, bunu hiç bilemedik.
İlginç bir sürpriz, Başsavcı Tekin Küçük, açtığı davayla ve yönelttiği suçlamalarla hiçbir
ilgisi olmamasına rağmen bu bantla ilgili bilirkişi raporunu iddianamesine bir
bölüm olarak koymuş.
Bu rapora göre, bilirkişi şöyle bir çıkarsamada bulunuyor: 'İnsan kulağı 20 Hertz ile 20 bin Hertz
arasındaki frekansları duyabilir. Ama kullandığımız sayısal cep telefonları 4
bin Hertz'in üstündeki sesleri feda ederler, yani telefonda 20-4000 Hertz arası
sesleri duyarız sadece. Çünkü 4000 Hertz'in üzerindeki sesler telefonda
taşınmazlar. İncelemeye konu ses kaydında yer yer 9.000 Hertz'e kadar yükselen
çıkıntılar var. Özellikle beşinci ve son kısımda hece hece bazı çıkıntılar var.
Dolayısıyla bu kaydın tamamı telefondan yapılmış olamaz, bazı kelimelerin hece
hece oluşturulduğu anlaşılıyor. Kayıt montaj.'
İddianamenin iki büyük eksiği...
Savcı Tekin Küçük'ün iddianamesinin iki çok büyük ve önemli
eksiği var.
Birincisi,
telefonları kimin dinlediği sorusunun delillendirilmiş bir cevabı yok.
Telefonların dinlenmesine kimin nasıl yardımcı olduğunu görüyoruz iddianamede
ama o yardımlar sonucu dinlenen telefonların ses kayıtları nerede ve kimde
sorusunun cevabını öğrenemiyoruz.
İkinci büyük eksiklik
bununla da bağlantılı. Savcı, telefonların dinlenmesi için gereken zayıf şifre alt
yapısını oluşturan TÜBİTAK çalışanlarını ve TİB'deki bilgisayarlara girip
dinlenmesini sağlayanları bir örgüte bağlıyor. Savcıya göre örgütün adı 'Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ).'
Ancak savcının neye dayanarak bu bağlantıyı yaptığını, sanıkların örgütsel
ilişkilerini nasıl delillendirdiğini iddianameden öğrenemiyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder