1 Temmuz 2015 Çarşamba

Meclis Başkanı seçiminde 'tutsak ikilemi' oyunu

İsmet Yılmaz partisinin oylarıyla Meclis Başkanı seçildi.
"İki zanlı bir soruşturma kapsamında polis tarafından göz altına alınmıştır. Polis elinde tutuklama için yeterli kanıt olmadığı için her iki zanlıyı ayrı ayrı hücrelere koyup bir anlaşma sunmaktadır. Anlaşmaya göre zanlılardan biri diğerinin aleyhinde tanıklık eder diğeri ise suskun kalırsa, tanıklık eden serbest kalacak susmayı tercih eden taraf ise 10 yıl hapse mahkûm edilecektir. Eğer ikisi de birbirleri aleyhinde tanıklık etmez suskun kalırlarsa her ikisi de 1 yıl hapis cezasına, eğer her ikisi de birbirleri aleyhinde tanıklık ederse, her iki zanlı da 5'er yıl hapis cezasına çarptırılacaktır.
Bu çerçevede her iki zanlı tanıklık etmek veya suskun kalmak arasında tercih yapmak zorundadır. Her iki zanlıya da soruşturma sonuna kadar diğerinin kararını öğrenme imkânı tanınmamaktadır yani farklı odalarda bulunan iki zanlının birbirleri ile iletişim kurma imkânı yoktur. Buna göre karşı tarafın kararından habersiz olan oyuncu 10 yıl hapis yatma ihtimalini göze alamayarak sessiz kalmayacak, karşı taraf aleyhinde tanıklık edecektir. Karşı taraf aleyhine tanıklık ederek 5 yıl gibi daha kısa süreli bir hapis cezasına razı olacak ya da serbest kalacaktır. Oyuncu burada kaybını en aza indirmeyi (kazancını maksimize etmeyi) hedef alacaktır. Karşı tarafın da aynı koşullar altında rasyonel davranarak tanıklık edeceği kaçınılmaz olacaktır. Böylece birbirleri ile iletişim kurmayan iki tarafın iyi niyetli değil de rasyonel davranarak aldıkları karar aslında belki de daha az yatacakları hapis cezasının artmasına neden olmaktadır."
*
Türkçe Vikipedi'de 'tutsak ikilemi' böyle anlatılıyor.
Türkiye siyaseti bugün tam da 'Oyunlar Teorisi' ders kitabının ortasından bir siyasi strateji oyununa sahne oldu.
Benim izlediğim kadarıyla herkes, Meclis Başkanı seçiminin dördüncü turunda boş oy vereceklerini ilan eden MHP lideri Devlet Bahçeli'ye kızıyor.
Oysa Meclis Başkanı seçiminin dördüncü turu tam bir 'tutsak ikilemi' (veya İngilizcesiyle 'Prisoner's Dilemma') yaratıyordu ve Bahçeli kendince bir taktik duyurdu.
Meclis Başkanı seçiminde Bahçeli'nin davranışına kızanlar şunu söylüyor: MHP, dördüncü turda bu tura kalacağı garanti olan Deniz Baykal'a oy vermeli ve Ak Parti adayı İsmet Yılmaz'ı seçtirtmemeliydi ama MHP boş oy vererek Ak Parti adayının seçilmesinin önünü açtı.
Bu cümle, baktığınız yere göre yanlış değil, doğru! Ama baktığınız yere göre.
Öncelik neydi bu seçimde? Kendi adayını seçtirmek ve desteklemek mi yoksa Ak Parti adayının seçilmesine engel olmak mı?
Eğer ikincisiyse, yani Ak Parti adayını seçtirmemekse mesele, pekala üçüncü turda CHP kendi adayı yerine MHP adayı olan (ve 10 ay öncesine kadar CHP'nin da adayı olan) Ekmeleddin İhsanoğlu'na oy verebilir, onu dördüncü tura bıraktırabilirdi.
Eğer böyle olsaydı, o zaman dördüncü turda kime oy vereceğini düşünme sırası HDP'ye geçerdi.
Oylama sonucuna baktığımızda HDP'den 30'a yakın milletvekilinin dördüncü turda Deniz Baykal'a oy vermediğini görüyoruz; yani MHP ancak 80 milletvekiliyle Baykal'a oy verseydi onu seçtirebilirdi, başka türlü değil. Ama muhtemelen fireler olacaktı zaten ve büyük olasılıkla İsmet Yılmaz seçilecekti.
Öte yandan Baykal'a oy vermeye eli varmayan HDP'lilerin sayısı, Ekmelleddin İhsanoğlu seçeneğinde daha da artabilecekti. Ve esasen HDP'den İhsanoğlu'na oy vermeyecek ilave 4-5 kişi İsmet Yılmaz'ın çoğunluğu sağlamasına yetecekti.
İsmet Yılmaz'ı seçtirmemenin yegane yolu, Meclis'te 292 sandalyeye sahip üç partinin disiplinle aynı isme oy vermemesiydi. Ak Parti, sonuçta 258'de 258 çıkardı ama CHP ilk üç turda Baykal için 131'i hiç bulamadı.
*
Tam bir 'Tutsak ikilemi' veya bugün bizim gördüğümüz haliyle 'üçlemi.' Üç parti aynı şekilde davranamadığı için Ak Parti kazandı.
Hatırlayın, 'oyun'umuzda eğer iki mahkum birden susmuş (yani yan odadaki ortağına güvenmiş) olsaydı 1'er yılla kurtulacaklardı; ama çoğunlukla susmazlar bu oyuna katılanlar, yani ortakları bile olsa ona güvenmezler, 'Konuşur ve beni satar gider 30 yıl yatarım, o yüzden ben de konuşayım' diye düşünürler.
Bizim siyaset sahnemizde de, bir sonraki genel seçime kadar bu oyuna çok tanıklık edeceğiz ve her seferinde Ak Parti dışında kalan 292 milletvekilini oluşturan üç bloğun kendi aralarında anlaşamalarına, birbirlerine güvenememelerine şahit olacağız.
Bugünkü seçim, Ak Parti'ye muhalefet cephesinde yer alan üç partinin artık Ak Parti'ye karşı olmak ortak paydasını bile tam olarak paylaşmadığını gösterdi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder