Bugünkü Hürriyet'te çıkan yazımı burada da paylaşıyorum.
*
*
Bu yılki Lisans Yerleştirme Sınavı, yani LYS sonuçları
açıklandı. Sınava giren 900 binin üzerinde öğrenci heyecanla bu sonucu
bekliyordu.
Tabii sınavın tek tek bu öğrencileri ve aileleri
ilgilendiren boyutu var; ben onunla çok ilgili değilim, daha çok bu sınavın
Türk milli eğitim sistemini ve Milli Eğitim Bakanlığını ilgilendiren boyutuyla meşgulüm.
Çünkü biz çocuklarımızı ana sınıfından itibaren en az 13 yıllığına bu bakanlığa
ve onun politikalarına emanet ediyoruz; o 13 yılın sonucunu da bu sınav
sayesinde bir ölçüde ölçebiliyoruz.
Önce bir hatırlatma yapayım. Üniversiteye giriş sınavı YGS
ve LYS adıyla ikiye bölündüğünden beri bir düzen var. O düzen rakamlarda
kendini belli ediyor. İlk aşamada YGS'de katılan adayların yarıdan fazlasını
eliyoruz. Bu yıl YGS'ye 2 milyona yakın öğrenci katıldı ama bunların yarıdan
fazlası elendi, LYS'ye 900 binden fazla aday girdi. LYS'ye girenlerin de
yaklaşık yüzde 90'ı bir okula yerleşecek. Bu yıl neredeyse 900 bin öğrenci
çeşitli ön lisans ve lisans programlarına yazılacaklar.
Liselerimiz bu yıl 856 bin kişiyi mezun etti; bunların
yarısı meslek lisesi mezunu, yarısı genel lise. Bu rakam önümüzdeki iki yıl daha
artmaya devam edecek ve yılda 1 milyonun biraz üzerinde mezun noktasında
sabitlenecek.
Sadece okullaşmanın artması yetmez
Bizim üniversite çağı nüfusu için net okullaşma oranımız
yüzde 40 civarında; yani o yaştaki 10 gencimizden 6'sı üniversitede değil. Eğer
bu okullaşma oranını yükseltemezsek, en azından yüzde 70'lerin üzerine
çıkaramazsak geleceği, yani 21. yüzyılı kazanma imkanımız olmayacak; bu birinci
şart.
Ama sadece okullaşmanın artması da yetmez; bir de mezun
kalitemizi dünyada yarıştığımız ülkelerin seviyesine yaklaştırmamız, hatta
geçmemiz lazım.
'Üniversite mezunu
kalitesi' deyince de, tabii en başa, lise mezunu kalitemize bakmamız lazım.
Liseden çocuklarımızı hangi bilgi seviyesinde mezun ediyoruz ki, onlar
üniversiteden bu seviyelerini daha da yükselterek mezun olabilsinler?
İşte bu sorunun cevabını öğrenebileceğimiz araçlardan biri
YGS ve LYS sonuçları.
Liseden Türkçe bilmeyenleri mezun ediyoruz
Bu yıl sınavın ilk basamağı olan YGS'ye katılanların 856 bini
bu yıl liseden mezun olanlardı. Bunların 50 soruluk sınavlarda Türkçede
ortalama 15.9, sosyal bilimlerde 10.4, matematikte 5.4 ve fende 4.6 doğru cevap
verdiğini biliyoruz. Bu doğru cevap ortalamaları uzun süreden beri çok az
değişim gösteriyor; genel seviyemiz yıllardır bu.
Tabii, diyelim Türkçede 50'de 15.9 doğru cevap veren 856 bin
adayın yarıdan fazlası LYS'ye katılamadı. Geriye sadece başarılılar kaldığı
için doğru cevap ortalamasının yükselmesini beklersiniz değil mi?
Hayır, öyle değil. LYS'de 56 soruluk Türk Dili Edebiyatı
sınavına 405 bin bu yıl liseden mezun olmuş aday katıldı; doğru cevap
ortalaması 20.12 oldu.
Etrafınıza bir bakın
Özellikle Türkçe sınavını örnek veriyorum; yoksa matematikte
fende filan durum vahimin de ötesinde felaket boyutlarında.
Türkçe bizim (çoğumuzun) ana dilimiz. Kendi dilimizi okuyup
anlama ve kendimizi bu dilde ifade edebilme becerisi, çocuklarımızın sahip
olması gereken en temel beceri.
Bu sınavda adaylar bir metin yazmadığı için çocuklarımızın
kendilerini ana dillerinde ifade etme becerisini ölçemiyoruz ama çoktan
seçmeliler sayesinde okuduğunu anlama becerisini ölçüyoruz ve ezici çoğunluğun
bu beceriye sahip olmadığı çok açık. En azından ezici çoğunluk için bu böyle.
Şimdi kendimize soralım: Etrafımızda üniversite mezunuyum
diye dolaşanların veya halen öğrenci olanların acaba ne kadarı, bırakın
matematiği fiziği kimyayı yabancı dili,
kendilerini kendi ana dillerinde ne kadar ifade edebiliyor ve kendi
dillerinde yazılı olanları ne kadar anlayabiliyor?
Bu şartlar altında ülkemizin geleceğinden ne kadar ümitli
olabiliriz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder