31 Temmuz 2015 Cuma

Yaşatmaya çalışanı da hapse atan ülke...

Bugünkü Hürriyet'te çıkan yazımı burada da paylaşıyorum:
*

Türkiye'de ceza mahkemeleri 2014 yılında toplam 1.5 milyon mahkumiyet kararı verdi.
Adalet Bakanlığı'nın yayınladığı 2014 yılı istatistiklerine bakacak olursanız, bu kadar mahkumiyet içinde 'imar kanununa aykırılık' diye bir suç hiç geçmiyor; yani kimse bu suçtan ceza mahkemesinde mahkum olmadı. 'Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'na aykırı davranışlar nedeniyle ise sadece 4 bin 297 mahkumiyet kararı var.
Tersi benim için şaşırtıcı olurdu; bu satırların yazarı dahil ve Cumhurbaşkanlığı kurumu dahil bu ülkede imar kanununa aykırı hareket etmeyen birey bulmanıza imkan yok; bu kanun gerçekten herkes için işlese hepimizin hapiste olması gerekirdi.
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma kanunu için de durum böyle aslında; İstanbul'un yarısını, Anadolu'nun ise en az üçte birini hapse atmamız gerekirdi; sadece 4 bin 300 mahkumiyet vermişiz bir yılda.
Bu sıkıcı karşılaştırmayı, geçen hafta İzmir'in şirin kötü Şirince'yi ziyaret etmesem yapmak aklıma bile gelmezdi.
Bugün günlerden cuma. Bayıltıcı sıcağa rağmen sabah saatlerinden itibaren İzmir'in Selçuk ilçesinden Şirince köyüne doğru giden yol tıkanmaya başlayacak. Çünkü bu köy artık yerli yabancı gezginler için önemli bir varış noktasına dönüşmüş durumda.
Sanki Güney Fransa'da veya İtalya'daki Ortaçağ köyleri gibi muamele görüyor Şirince gezginler tarafından. Minicik köyde artık çok sayıda otel, çok sayıda lokanta, kafe ve turistik eşya satış dükkanı var. Köyün koca koca otoparkları, gelen otobüs ve araçlar için.
Bu köyü yoktan var eden, durduk yerde böyle bir büyük ekonomi yaratan adam ise hapiste. Evet, Sevan Nişanyan hapiste. O oraya gidene kadar birkaç meraklı dışında kimsenin adını duymadığı Şirince'de yıkık durumdaki köy evlerini alıp tamir etti, bunları tek tek çok zevkle döşeyip otel haline getirdi Nişanyan.
Ve bizde hiçbir başarı cezasız kalmaz. Kaymakamla jandarma bir oldu; hem imar kanununa hem de kültür ve tabiat varlıkları kanununa aykırı hareket ettiğini saptadılar ve onu hapse attılar. Daha epey de kalacak hapiste. Kendisi hapiste ama fikirleri ve yaptıkları Şirince'de iktidarda.
Geçen gün, 'Çocuklarımızı öldürmeye doyamıyoruz' diye yazdım; yaşatmaya çalışanları da hapse atmaya doyamıyoruz.


Bir büyük hadise: Nesin Matematik Köyü



Orası turistik bir yer değil; okul sonuçta. Ama bu gezginleri durdurmuyor. Hadi ben gittim, 'torpilli'ydim, Ali Nesin değerli vaktini ayırdı bana köyü gezdirdi. Bir de sıradan insanlar var, gelip köyü gezen, hayran hayran bakan.
Matematik köyünün ne zahmetlerle ve ne mücadelelerle yapıldığını çok iyi biliyorum. Ali Nesin ve Sevan Nişanyan bu hayallerini gerçekleştirirken kaç kere jandarmanın engeline takıldılar. Bir seferinde jandarma onları Kuran kurslarını yasaklayan kanunu kullanarak hapse atmaya bile kalkıştı. Diyorum ya bu ülkede başarı cezasız kalmaz.
TÜBİTAK bir kuruş yardım etmedi bu matematik okuluna. Devlet orayı yok saydı. Hoş, Ali Nesin'in başlarda para dışında bir desteğe de ihtiyacı yoktu zaten; şimdi o noktayı çoktan geçti matematik köyü. Artık kendi yağıyla kavruluyor; lise öğrencilerinden alınan para sayesinde köy kendini çeviriyor, üniversite ve doktora seviyesindeki öğrencilere daha iyi hizmet sunuyor.
Bir yandan da genişliyor. Matematik köyüne felsefe köyü eklendi, bitti sayılır. İstanbul'lu bir grup fedakar, bitişik araziye 'Tiyatro medresesi' yapmış. Ali Nesin'in hedefi yakında bir 'Fen Lisesi' açmak.

Türkiye'de onca yer gezdim; onca 'başarı örneği'ne tanıklık ettim, Matematik Köyü kadar beni etkileyen başka yer görmedim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder