Bugünkü Hürriyet'te çıkan yazımı burada da paylaşıyorum:
*
*
Türkiye, ben kendimi bildim bileli liselere geçiş için adil
bir sınav sistemi arıyordu. 2013-2014 eğitim yılında bu sistem bir kez daha
değişti; geçen hafta bu yeni sistemin ikinci yerleştirme işlemi yapıldı.
Subjektif bir gözlem ama galiba Türkiye iki yıldır
uyguladığı TEOG ile aradığı sistemi buldu. Bu sınav sisteminde Türkiye çapında
bütün ortaokul son sınıf (8. sınıf) öğrencileri altı temel dersten (Türkçe,
Matematik, Fen ve Teknoloji, İnkilap Tarihi, Yabancı Dil, Din Kültürü ve Ahlak)
yılda iki kez merkezi sınava giriyor. Bu sınavlar aynı zamanda o öğrencilerin
her dönemde o derslerden yaptıkları üç yazılı sınavdan biri yerine de geçiyor.
Bu yıl resmi veya özel, ortaokullarımızdan 1 milyon 300 bine
yakın öğrenci mezun oldu ve bu sınava girdi; bunların tamamı liseye devam
edecek, çünkü zorunlu. İçlerinden bazıları, TEOG'da daha başarılı olanlar,
seçkin ve daha iyi liselere gidecek, çoğunluğu ise eğitim kalitesinin pek de
yüksek olmadığı sıradan liselere...
Sınavın kendisi normal müfredata ve hatta sınıfta öğretmenin
zaten yaptığı sınava dayandığı için, normal şartlarda öğrencilerin bu sınava
hazırlanmak için ek bir desteğe, yani dershaneye veya özel derse ihtiyacı
olmaması gerekir.
Ben bunu söylüyorum ama çok sayıda öğrencinin dershanelere
gittiğini, özel ders aldığını hepimiz biliyoruz. Fakat, teoride sınavın yöntemi
dershaneye gitme ihtiyacını minimuma indiriyor.
Zaten baktığınızda, 'iyi'
denebilecek ortaokullardan gelen çocukların TEOG başarısının daha yüksek
olduğunu görüyorsunuz; dershanelerin başarıyı ne kadar etkilediğini ölçmek için
elimizde yeterli veri yok.
TEOG'un yarattığı bir başka büyük imkan, eğitimin ilk sekiz
yılının sonunda ortaya kıyaslanabilir, ölçülebilir sonuçlar çıkartması. Yani,
Türkiye'de eğitimin fotoğrafını çekmek, aksayan yanları görmek, müdahale
edilmesi gereken alanları belirlemek için TEOG büyük bir veri üretiyor.
Fakat nedense Milli Eğitim Bakanlığı TEOG sonuçlarıyla
ilgili bırakın detay verileri genel verileri bile açıklamıyor. Oysa bu veriler,
eğitim araştırmacıları ve planlamacıları için altın değerinde.
Örneğin geçen yıl böyle bir tartışma yaşandı, yerleştirmede
ciddi sorunlar yaşandı diye Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı kendisi açıkladı;
meğer imam hatip liselerini 190 bin öğrenci tercih etmiş ama bu liselerde 160
bin kontenjan olduğu için 30 bin öğrenci istediği ve kazandığı halde imam
hatibe gidememiş.
Bu yıl tam rakamları kimse söylemedi ama bir gazete
haberinde araya sıkışmıştı; imam hatip kontenjanı çok artmış ve bu kez de
yterli talep olmadığı için kontenjanlar boş kalmış.
Demek bakanlık TEOG rakamlarına bakıp bir yıldan diğerine
ince ayarlar yapıyor, kontenjan arttırıyor veya kısıyor.
Ama aynı bakanlık bu rakamları bizden esirgiyor.
En kötüleri bilelim...
Bizim eğitim sistemimizin bütün sorunlarını tek bir başlığın
altına toplamak mümkün bana göre. O başlık da eşitsizlik.
Daha önce de çok kez yazdım; eşitsizliği azaltmak için
okullar arasındaki seviye farklarını azaltmamız lazım. Bunun için de, TEOG
verileri kullanılabilir.
Bakanlık her yıl 'Türkiye'nin
TEOG'da en kötü sonuç alan 3 bin ortaokulu' diye bir liste açıklasa ve
topluma 'Bu 3 bin okulu iki yıl sonra bu
listede göremeyeceksiniz' diye bir taahhütte bulunup yerine getirse,
uygulamanın 10 yıl sürmesi halinde eşitsizlik sorunumuz büyük ölçüde azalır.
Çünkü eşitliği sağlamanın yolu, en alttakileri yukarılara
doğru taşımak.
Matematik ve Türkçe sonuçlarını merak ediyorum
Bugünlerde liseye yerleşme telaşında olan, yani geçen yıl
TEOG'a giren çocukların yarıdan fazlası dört yıl sonra üniversite sınavına
girecekler. Üniversite sınavlarında türkçe, matematik ve fende doğru cevap
ortalamalarının çok düşük olduğunu biliyoruz.
Dört yıl sonra bu üç temel konuda sorulan sorulara düşük
doğru cevap verecek çocukların bugünkü durumu nedir acaba? Şu an türkçe,
matematik ve fen sınavında elde edilen başarı kaç acaba?
Bakanlığın bizden gizleyip kendine sakladığı rakamlar böyle
rakamlar işte... Geleceği görmemize yardımcı olacak; neleri düzeltmemiz
gerektiğini bize söyleyecek rakamlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder